00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
6 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
4 dk
DÜNYA HABERİ
11:05
14 dk
PARANIN HAREKETİ
11:21
15 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABER MASASI
13:30
35 dk
HAFTANIN KEYFİ
14:05
54 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
4 dk
HABERLER
19:00
5 dk
BÖLGENİN KALBİ
19:05
84 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
12:35
19 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:05
115 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
6 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
7 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

'Lübnan'da durum vahim, insanlar ekmek bulamaz, trafik ışıkları çalışmaz halde, iç savaş tehlikesi var'

30062020-EKSEN
Abone ol
Nalan Yazgan, ekonomik krizin derinleştiği Lübnan'da ekmek bulunamadığı, trafik ışıklarının dahi çalışmaz hale geldiğini aktardı. ABD'nin Sezar Yasası'yla Hizbullah'ı da hedef alan siyasi tutumunun IMF'yle müzakerelerden sonuç çıkmasını imkansız kıldığını belirten Yazgan, ülkenin yeniden iç savaşa sürüklenme tehlikesine dikkat çekti.

Din ve mezhep ayrımlarına dayalı yapısıyla Ortadoğu'nun en kırılgan ülkelerinden Lübnan'da yıllardır var olan particilik, yolsuzluk, kötü yönetim üzerine eklenen ABD'nin Hizbullah'ın siyasi etkisini kırmak hedefli ekonomik kıskaç politikaları ülkeyi iflasın eşiğine getirdi. Lübnan'da 1975-1990 arasındaki iç savaştan bu yana ilk kez bu denli büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor. Lübnan lirası ABD doları karşısında 9000'e kadar ulaşmışken, kelimenin tam anlamıyla 'açlık krizi' kapıda.  

Gelişmeleri gazeteci-yazar Nalan Yazgan ile konuştuk.

‘IMF ile müzakerelerde ciddi bir sonuç beklemek mümkün değil’

Nalan Yazgan, 1 doların 9 bin Lübnan Lirası'na ulaştığı ülkede durumun giderek vahimleştiğini anlatırken, ülkede salt kur krizi değil, ödemeler dengesinin alt-üst oluşu, dış borç ve bankacılık krizinin de yaşandığını vurguladı. İnsanların bankadan para çekemez hale geldiğini belirten Yazgan, Hasan Diyab hükümetinin IMF ile anlaşmaya çalıştığını ancak devasa bu koşullarda ciddi bir sonuç beklemenin mümkün olmadığını dile getirdi:

ekmek - Sputnik Türkiye
Ekonomik krizin pençesindeki Lübnan'da ekmeğe yüzde 33 zam

“Lübnan maalesef gerçekten çok kötü durumda. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, yaklaşık 10 gün önce yaptığı konuşmada, Lübnanlıların aç kalmayacağını söyledi. Ama ne yazık ki açlık şimdiden baş göstermeye başladı. Lübnan lirası değer kaybetmeye devam ediyor. Yakın zamanda durumun iyileşebileceği de öngörülmüyor. Bugün 1 dolar 9 bin Lübnan lirasına çıktı. İki günce 8 bin liraydı, 4 gün önce de 7 bin liraydı. Ekimde gösteriler başladığında yıllardır devam eden sabit kur uygulaması vardı ve 1 dolar 1500 Lübnan lirasıydı. Ekim ayından bugüne yaklaşık yüzde 83 değer kaybetti Lübnan lirası. Bu gerçekten çok iyi ekonomilerin bile kaldırabileceği bir şey değil. Zaten halihazırda büyük bir ekonomik kriz vardı. Lübnan’da sadece bir tane ekonomik kriz yok, birbirine bağlı değişik krizler mevcut. Ödemeler dengesi krizi, dış borç krizi ve bankacılık krizi var. Lübnanlılar bankadaki paralarını çekemiyorlar. Çünkü merkez bankası bu paraları bütçe açığını kapatmak için kullandı. Henüz bilmediğimiz, açıklanmayan başka işler için de kullandı. Hatta şimdi IMF’den yardım talep ediyorlar. IMF, kaybolan paranın miktarını sorduğunda bile, merkez bankası ve hükümet arasında bu kayıpların miktarı konusunda anlaşmazlık var. Hükümet kaybın, yani çalınan paranın 240 milyar, merkez bankası ise 110 milyar olduğunu söylüyor. Uluslararası Para Fonu da önce hükümeti kurtarabilecek bir umut olmuştu. Ama bu yardımın gelmesi çok uzun bir süreç ve koşulları oldukça ağır. Yardım sonunda gelse bile zaten çok geç ve yetersiz olabilir. Lübnan hükümeti, IMF’den 10 milyar dolar kredi almak istiyor. Her yıl iki milyar dolar olmak üzere 5 yılda toplam 10 milyar dolarlık bir kredi talep ediyorlar. Lübnan Maliye Bakanı Gazi Vezni liderliğindeki heyet ve bakanlıkta istifalar üst üste geldi son haftalarda. Bu da mevcut hükümete ve iradesine olan güven eksikliğini ne yazık ki perçinledi. Önceki hafta IMF ile müzakerelerdeki Lübnan heyetinde mali danışman olarak yer alan Henry Shaul istifa etti. Gerekçe olarak da reformlara dair ciddi bir irade görmemesini açıkladı. Dün de yeni bir gelişme yaşandı, Maliye Bakanlığı Genel Müdürü Alan Bifani istifa etti. Bifani 20 yıldır görevde ve ülkenin en önemli ekonomistlerinden biri olarak tanınıyor. Onun istifası da hükümet için hiç iyi olmadı. Dolayısıyla IMF ile müzakerelerde ciddi bir sonuç beklemek mümkün değil."

'Nasrallah hükümetin düşmesine izin vermeyeceğiz dedi ama...'

Yazgan, ekonomik krizin aldığı boyutlar karşısında Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın hükümetin arkasında durduğunu ve düşmesine izin vermeyeceklerini söylediğini belirtirken, gidişatın bunu mümkün kılamayabileceğine dikkat çekti:

"Aslında burada bir bakıma Hizbullah hükümette çok iyi bir yerde. Şimdiye kadar hiç olmadığı kadar büyük bir çoğunluğa sahip. Sağlık Bakanı da Hizbullah bakanlarından biri. O yüzden Hasan Nasrallah son konuşmasında da ‘Hükümetin düşmesine izin vermeyeceğiz’ dedi. Bu vergilere yönelik gösteriler ilk başladığında aynı şeyi söylemişti. Dolayısıyla çizgisini koruyor. ‘Yeni bir hükümet çözümü olmayacak, ülkeyi büyük bir kaosa götürebilir. O yüzden bu istikrarsızlığı Lübnan kaldıramaz. Mevcut hükümetle mümkün olanın en iyisini yapmaya çalışacağız’ diyor. Dolayısıyla hükümetin düşmesine izin vermeyeceğiz dedi Nasrallah. Ama bir yandan da önümüzdeki günlerde doları 10 binin üzerine çıkması gündemde. Eğer bu olursa önümüzdeki iki hafta içinde hükümetin istifasına doğru belirtilerin olabileceğine dair söylentiler var Lübnan’da.”

‘Amaç Hizbullah’ın silahsızlandırılması, ama Hizbullah bu konuda ödün vermez’

Yazgan, Lübnan'a ekonomik yardım konusunun ABD'nin bu ülke ve bölgedeki siyasi hedefleriyle de alakalı olduğunu anımsattı. IMF’nin ABD’nin onayını almadan Lübnan’a ekonomik yardımda bulunmayacağı görüşünü dile getiren Yazgan, Washington'ın ise başta Hizbullah'ın siyasetteki rolü ve askeri acıdan silahsızlandırılması gibi siyasi hedeflerinin altını çizdi. Yazgan'a göre Hizbullah'un özellikle silahsızlandırılma meselesinde ödün vermesi imkansız:

Lübnan'da AFP'nin ziyaret ettiği Sayda kenti sakini bir kadın, buzdolabını açarak içinin bomboş olduğunu gösterdi. - Sputnik Türkiye
Açlıkla sınanan Lübnanlıların buzdolapları bomboş

“Gerçekçi olarak bakmak gerekirse, Amerika’nın onayını almadan IMF’nin herhangi bir ekonomik yardımda bulunması mümkün değil. Ne yazık ki bu yaptırımlar sadece Hizbullah’ın çoğunlukta olduğu hükümetin dağılıp yeniden Hizbullah’ın güçsüz olduğu bir hükümet kurmaktan öte Hizbullah’ın askeri kanadına yönelik, silahsızlandırılmasına yönelik yaptırımları içine alıyor. Bu gerçekten büyük bir mesele. Çünkü Lübnan’da Hizbullah’ın silahsızlandırılması diye bir şey olmaz. Bundan kesinlikle ödün vermez Hizbullah. Zaten verirse de Lübnan kalmaz, vermezse de yaptırımlar devam eder, ülke gerçekten çok zor durumda. Neredeyse ateşe attılar ülkeyi. Lübnan gerçekten şu anda ateşin içerisinde. Yakın zamanda kurtulacak gibi gözükmüyor."

'Trafik ışıkları bile çalışamaz halde'

Lübnan'da durumun vehametini anlatan Yazgan, alış-veriş merkezlerinin, iç savaşta bile kapanmayan otellerin ve restoranların kepenk kapattığını, elektrik kesintilerinin arttığını, trafik ışıklarının bile çalışmadığını dile getirdi. Benzin kuyrukları oluştuğunu kaydeden Yazgan, fırınlar ekmekleri marketlere dağıtmadığı için ekmek bulunamaz hale gelindiğini dile getirdi:

"IMF’den şu anda bile gelse yardım, bunun etkisini en az 6-8 ay sonra gösterir. Ekonomi şu anda çok zor, kötü durumda. Oradaki gazeteci arkadaşlarımla ve eşimle devamlı konuşuyorum. Dükkanlar, alışveriş merkezleri, çok büyük AVM’ler, iç savaşta bile kapanmayan oteller, restoranlar kapanıyor. Trafik ışıkları çalışmıyormuş bazı semtlerde. Karanlıkmış her yer, çok sessizmiş. Çok büyük bir kaos içinde. Benzin ve un tedariki konusunda baya zor durumda. Fırınlar ekmekleri marketlere dağıtmadığı için insanlar ekmek bulamıyorlar. Ekmek kuyrukları var. En son ekmek kuyrukları 1980’li yıllarda olmuştu, iç savaş sırasında. Aynı şekilde benzin kuyrukları var. Elektrik kesintisi zaten Lübnan’ın her daim olan bir sorunuydu. Günde 3 elektrik kesiliyordu, çoğu insanın evinde jeneratör vardı ve o devreye giriyordu. Bunun eksikliğini hissetmiyordunuz. Bizim evimizin olduğu muhitte maksimum 3 saat kesilirdi. Ama dün 10 saat elektrik kesilmemiş, bu durumda jeneratörler de artık uzun süre devreye giremiyor. İnsanların elektriği yok. İnsanlar artık yemek alacak para bulamıyorlar. Mesela bir arkadaşımla konuştum, bir aile görmüş, çocuklarına süt alamıyorlarmış. Kahvaltı etmiyorlarmış artık. Çünkü artık bunun için paraları yokmuş, günde iki öğün yiyorlarmış. Bazı insanlar eşyalarını satıyorlarmış, bu parayla yiyecek alabilsinler diye. İnsanlar kişisel eşyalarını satmaya başlamışlar. Gerçekten büyük bir kaos var. Ülke terkedilmiş gibi, bir hayalet şehir olmuş. Sessizlik, karanlık, trafik ışıkları çalışmıyor. Sokakta yürürken hissedilen bir zor durum söz konusu.”

‘Sezar yaptırımlarından Lübnan da çok etkilendi’

Yazgan, Lübnan'ın derin mali ilişkileri bulunan Körfez'le iyi ilişkiler tesis etmek isteyen yeni Başbakan Diyab'ın çabalarının da işe yaramadığını belirtirken, Körfez hattından sıcak para akışının kesildiğini dile getirdi. Yazgan, özellikle ABD'nin yürürlüğe soktuğu Sezar Yasası'nın sadece Suriye için değil Lübnan için de yıkıcı sonuçlarına dikkat çekti. Geçen hafta eski başbakan Saad Hariri’nin 30 araçlık bir konvoyunun ötesine roket düşmesi haberinin gizlendiğinin ortaya çıktığını anlatan Yazgan, bu kaosta Lübnan'ın yeniden iç savaş ortamına sürüklenmesi tehlikesinin de bulunduğunu vurguladı:

“Hasan Diyab ilk hükümeti kurduğu ve başkan seçildi, Sünni bir başbakan. Fakat Hizbullah’ın Şiiler ve Marunilerin desteklediği bir başbakan olduğu halde ilk dış gezisini Körfez ülkelerine yapmak ve iyi ilişkiler kurmak istemişti. İyi niyetli başlamıştı, fakat oradan umduğunu bulamadı. Körfez’den gelen bir sıcak para akışı yok. Hasan Nasrallah da konuşmasında, ‘Benzin kuyrukları var ama bunu İran’dan gelen benzinle azaltılabiliriz’ demişti. Ama Lübnan Merkez Bankası’nın sübvanse ettiği akaryakıt, un, ilaç ve diğer temel gıda ürünlerinde büyük sıkıntılar görünüyor. Bazıları yasadışı yollarla Suriye’ye de gidiyor. Çünkü 17 Haziran’da Amerika Birleşik Devletleri’nin yürürlüğe soktuğu Sezar yaptırım yasasıyla Lübnan da çok zor durumda kaldı. Lübnan’da halihazırda bir dolar azlığı var ve doları kurutan bu Sezar yasası öncesinde de Suriye’ye biraz dolar akışı vardı. Şimdi biraz daha fazla oldu, zaten Lübnan’da bankalarda da yok. O yüzden Lübnan’ı oldukça zor duruma düşürdü Sezar yaptırımları. Ne yazık ki bu kimsenin dile getirmek istemediği bir ihtimal, kimsenin görmek istemediği bir şey ama bu söylentiler var. Geçen hafta eski başbakanlardan Saad Hariri’nin 30 araçlık bir konvoyunun 500 metre yakınına roket düştü. Ülke zaten karışık, o yüzden Hariri bunu ön plana çıkarmamak için gizli tutmuş. Ama sonra bu ortaya çıktı. Böyle provokasyonlar da yapılıyor. Ekonomik krizin yanında böyle yandan siyasi faktörlerle de bunu ateşlemeye çalışıyorlar. İnsanlar bunu düşünüyor. IMF’den gelen yardımın Hizbullah’ın silahsızlandırılması koşulu ülkede zaten iç savaş çıkarmaya yeterli tek başına.”

Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала