Londra Üniversitesi Akademisi’nden (University College London) Prof. Paul Wallace, alkol organizmanın neredeyse tüm sistemlerini etkilediğini, özellikle de kan-beyin bariyerini geçerek beyne sızdığını ve burada depresan işlevini gördüğünü anlattı. İnsan alkol tükettiği sırada coşku ve heyecan yaşasa da alkolün fikir yürütme, mantık, planlama ve otokontrol üzerinde iç karartıcı etkiye sahip olduğu kadyedildi.
Wallace, “Zamanla, düzenli alkol tüketimi ruh haliyle ilgili sorunlarına, kaygı ve depresyon gelişimine olan eğilimi arttırıyor” dedi.
Günlük normun iki katını içen insanlarda inme riskinin de iki katına çıktığını kaydeden Wallace, ölçüsüz alkol tüketiminin ayrıca tansiyonu yükselttiğini vurguladı
British Skin Foundation Sözcüsü Prof. Nick Lowe da sürekli alkol tüketiminin, bir cilt hastalığı olan rozasea’yi (gül hastalığı) tetikleyebildiğini söyledi. Alkolün ayrıca stres ve kaygıyı kışkırtabildiği, bunun sonucu organizmanın, akneye yol açan androjen hormonlar ürettiğini kaydeden Lowe, cildin nem kaybettiğini, organizmadaki sıvı eksikliğinin de gözlerin altında pullanma veya şişliğe yol açtığını anlattı. Lowe, “Eğer insan şarap veya bira tercih ediyorsa şeker tüketimi ciltteki DNA ve kollajene zarar verebilir, bu da hızlı yaşlanmaya yol açar” dedi.
British Heart Foundation Başhekim Yardımcısı Mike Knapton, aşırı alkol tüketiminin kalbin kan pompalama yeteneğini olumsuz etkilediği uyarısında bulundu. Bu, kalp yetmezliği riskini artırıyor.
Karaciğerin de alkol bağımlığından olumsuz etkilediğini hatırlatan King's College London Hastanesi’nden hepatolog Prof. Debbie Shawcross, karaciğerin yavaş yavaş yağ biriktirdiğini, bunun da, 40 ilâ 55 yıl arasında sık alkol tüketimi ve kronik iltihap ile birlikte lifli bağdokunun oluşmasına yol açtığını anlattı. Bu yüzden karaciğerin küçüldüğünü belirten doktor, tüm bunların siroz ve diğer hastalıklara neden olabileceğini kaydetti.
Midland Fertility Başhekimi Gillian Lockwood da ölçüsüz alkol tüketiminin erkeklerde testosteronun azalmasına neden olabileceğini hatırlattı.
