AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gazetecilerin Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un Özel Yetkili Mahkemeler ile ilgili yaptığı açıklamalara ilişkin sorusunu yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü AK Parti Meclis Grup Toplantısı'nda "Parlamentonun hukukunu korumak üzere süratle hepiniz dava açmalısınız" çağrısını hatırlatan Çelik şunları söyledi:
Sürekli olarak kendisinin mağdur olduğunu söyleyip, arkasından Yüce Meclise, siyasetçilere, beraber çalıştığı Başbakana ne kadar çok akıl verdiğini, kendisinin ne kadar çok haklı olduğunu ve kendi sorumluluklarından kaçmak için başkalarının üzerine aslında nasıl sorumluluk attığını ifşa eden birtakım yaklaşımlarda bulunuyor. Yaptığı açıklama, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama iradesine, Anayasa'nın 83'üncü maddesi ile dokunulmazlık verilmiş yüksek iradeye bir saldırıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi mensuplarını getirdikleri bir yasa yüzünden kimse Fetullahçı Terör Örgütü'nün yanına yazamaz. Dolayısıyla arkadaşlarımız buna bu güçlü karşılığı verecekler.
Şimdi bir insan belli bir darbe girişiminden mağdur olmuşsa bu onun her söylediğinin bir dokunulmazlığı olacağı anlamına gelmez. Bir vesayet biçiminden mağdur olan kişinin başka vesayet biçimlerini teşvik eder, cesaretlendirir şekilde konuşmaması lazım. Bir darbe girişiminden, bir darbe girişimi yapmış bir organizasyondan mağdur olan kişinin onların temsil ettiği vesayete karşı çıkarken başka tür vesayet biçimlerine teşvik etmemesi, cesaretlendirmemesi lazım. Daha sonra yani siz bir şey söylediğinizde de bunun karşısında doğruları duyacaksınız.
Asıl 'FETÖ'yü sevindirir' dedikleri husus esasında budur. Yani FETÖ'yü sevindirecek esas yaklaşım nedir? FETÖ'yü sevindirecek esas yaklaşım 15 Temmuz'da FETÖ'nün hedefi olmuş yüce Meclisi hedef almaktadır, gazi unvanı taşıyan yüce Meclisi haksız yere itham etmektir FETÖ'yü sevindirecek olan. Yüce Meclis'i haksız yere itham ederken Meclis'in ve milletvekillerinin yasama dokunulmazlığına dönük olarak bu baskı altına alınmaya çalışan, bu saldırgan ifadeleri kullanmaktır. Sivil-asker ilişkilerinde demokratikleşme çıtasını yükselten bir düzenlemeyi hedef almaktır."
'Görüyorsunuz tek bir cümlenin ne kadar önemi var, insanların canlarını bir kere daha yakıyoruz'
Öte yandan Çelik, Sabiha Gökçen Havalimanı'nda dün pistten çıkan Pegasus uçağı ve Van'ın Bahçesaray ilçesinde 41 kişinin hayatını kaybettiği çığ felaketiyle ilgili değerlendirmelerde de bulundu.
Hem Bahçesaray ilçesinde gelen çığ felaketiyle ilgili olarak hem uçak kazasıyla ilgili olarak böyle kestirmeden, iyi araştırılmadan suçlayıcı ifadeler kullanılması, birtakım kişilerin suçlanması gibisinden bir yaklaşım doğru olmuyor. Orada Cumhurbaşkanımızın başdanışmanı eski milletvekili arkadaşımız biliyorsunuz çığ altından kurtarıldı Gülşen Orhan arkadaşımız. Maalesef bu saatlere kadar bir gazetecinin son derece yakışıksız ve vicdansız bir şekilde çığ felaketine sanki arkadaşımız sebep olmuş gibisinden hiçbir şekilde gazetecilik faaliyetiyle izah edilemeyecek bir yaklaşımı oldu.
Saatler boyunca insanların çeşitli yorumlar yapmasına sebebiyet veren, haksız, vicdansız, kendisi de yaralanmış bir arkadaşımızı derinden üzen bir yaklaşım oldu. Arkadaşımız kapsamlı bir açıklama yaptı bunlarla ilgili. Zannediyorum arkadaşlarımızın verdiği bilgiye göre o gazeteci de özür dilemiş. 'Yanlış bir beyanatta bulundum' demiş. Ama görüyorsunuz tek bir cümlenin, tek bir haberin çığ felaketi ya da kaza ya da başka afetlerle ilgili konular söz konusu olduğunda ne kadar önemi var. İnsanların canlarını bir kere daha yakıyoruz. İnsanları boş yere kaygı ve endişeye sevk ediyoruz, boş yere panik oluşmasına sebep olunuyor. O sebeple bunun dili konusunda çok yüksek bir hassasiyet gösterilmesi gerektiğinin bir kere daha altını çiziyoruz."