Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 2019 üçüncü çeyrek büyüme rakamlarını değerlendirdi.
Ekonomide büyüme sürecinin başladığına dair ilk somut işaretin geldiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:
"2019 üçüncü çeyrek büyümesi beklentilere uygun şekilde binde 9 düzeyinde gerçekleşti. Ekonomide büyüme sürecinin başladığına dair ilk somut işaret gelmiş oldu. 3 çeyrektir devam eden küçülme sona erdi. Çalkantılı süreci geride bırakıyoruz. Reel sektörümüz için çok önemli ve değerli olan faiz indirim politikasının olumlu etkilerini ilerleyen dönemde daha net göreceğiz. Yurtiçi tüketimin canlanmaya başlaması ve ihracattaki artışın sürmesi olumlu. Tüketimle birlikte stok rakamlarının artışı da firmalarımızın önümüzdeki döneme yönelik daha canlı bir iç piyasa beklentisini yansıtıyor. Bu büyüme moralleri ve geleceğe dair ümitleri artırıyor. Ancak detaylardaki bazı hususlar da göz ardı edilmemeli. Özellikle yatırım harcamalarındaki azalış karşısında ek önlemler alınmasını da reel sektör bekliyor. Son çeyrekte büyümenin yüzde 5 civarında gerçekleşerek yıllık büyümenin yüzde 1'e ulaşmasını tahmin ediyoruz. 2020'de ekonomide daha güçlü bir büyüme süreci göreceğimize inanıyoruz."
ATO Başkanı Baran: Türkiye ekonomisi yüzünü yeniden büyümeye çevirdi
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran da büyüme rakamlarını değerlendiren bir başka isim oldu.
Baran, Türkiye ekonomisinin 2019 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 0.9 oranında büyüme kaydettiğinin açıkladığını belirterek, “Türkiye ekonomisi durgunluktan çıktı, yüzünü yeniden büyümeye çevirdi” dedi. Türkiye ekonomisinin geçen yılın ortalarında gerçekleşen kur merkezli saldırıların Türkiye ekonomisini yavaşlattığını belirten Baran, “Gayri Safi Yurt İçi Hasıla verileri gösteriyor ki kur saldırılarının yarattığı tahribat geride kaldı. İç talepte canlanmayla birlikte büyüme çizgisinde pozitif tarafa geçildi. Hedef güçlü Türkiye” diye konuştu.
Yılın ilk çeyreğinde 2.3, ikinci çeyreğinde de 1.6 daralma yaşayan Türkiye ekonomisinin, üçüncü çeyrekte inşaat hariç tüm sektörlerde toparlanma eğilimi gösterdiğini kaydeden Baran, bu verilerin yılsonu için büyüme rakamına ilişkin tahminleri de pozitife çevirdiğini belirtti.
Baran, son bir aylık dönemde OECD, Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Fitch, Moody’s ve AB’nin büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize ettiğini de hatırlatarak şunları söyledi:
“Türkiye yapısal dönüşümünü sağlama çabası içindeyken kur merkezli saldırılarla karşı karşıya kaldı. Ancak bu süreçte çizdiği rotada değişiklik yapmadı ve dışa bağımlılığı en aza indirecek ve katma değeri yüksek üretim ve ihracatı yapacak tedbirler alıp, düzenlemeleri hayata geçirdi. Kötü komşu insanı ev sahibi yaparmış. Türkiye’ye saldıranlar aynen savunma sanayi üretiminde olduğu gibi Türkiye’yi üretimin her alanında, ileri teknoloji ve yerli üretebilir bir program çalışmasına soktu.”
ASO Başkanı Özdebir: Kalıcı büyüme için reformlara öncelik verilmeli
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir de değerlendirmesinde, 2019 yılının 3. çeyreğindeki yüzde 0.9'luk büyümenin, beklentiler doğrultusunda gerçekleştiğini ifade etti.
"Büyümenin öncü göstergeleri olan, sanayi üretimi, perakende satış endeksi, kapasite kullanım oranı ve kredi büyüme hızındaki artışlar üçüncü çeyrekte pozitif bir büyümenin olacağına işaret ediyordu" Özdebir şöyle devam etti:
"Açıklanan pozitif büyüme ile Türkiye ekonomisi resesyondan çıkmış oldu. Bundan sonraki süreçte önemli olan büyümenin sürdürülebilir olmasıdır. Büyümenin detaylarına bakıldığında, kamu yatırımlarında artış devam ederken, gayri safi sabit sermaye oluşumu yüzde 12.6 ile 5 çeyrektir düşmeye devam ediyor. Yatırım azalışı, büyümeyi önemli ölçüde aşağıya çeken bir unsur, faiz düşüşü ve kurdaki istikrarın yatırımlara yansımaması önemli bir faktör. Kalıcı bir büyüme ve büyümede toparlanma için gayri safi sabit sermaye oluşumunun pozitife dönmesi gerekiyor. Ekonomi politika yapıcılarının hedefi yatırımları teşvik eden reformları önceliklendirmesi olmalıdır. Diğer taraftan, hane halkı ve kamu tüketimi büyümeye katkı sağlarken; iç talep çok güçlü gelmediği gibi dış talep de zayıflamaya devam ediyor. Kamu harcamalarındaki artış büyümeyi destekleyerek çarpan etkisiyle tüketim harcamaları ve yatırımları arttırıyor. Ancak kamunun bu rolden vazgeçerek, ekonominin kendi dinamizmi ile büyüme trendine girmesi, ekonomiyi daha sağlıklı bir büyüme patikasına sokacaktır. Üç çeyrek sonra sanayi sektörünün yüzde 1.6, imalat sanayinin ise yüzde 1.4 ile pozitife dönmesi önemli. Makine ve teçhizat yatırımlarında ise 5 çeyrektir daralma devam ediyor, söz konusu yatırımlar önümüzdeki dönemde üretim açısından dikkat edilmesi gereken bir faktör. Sağlıklı büyüme, üretim odaklı, yüksek katma değer yaratan ve ithalata bağımlı olmayan bir üretim modeli ile gerçekleşir. Sürdürülebilir bir enflasyon ve faiz düzeyinde Türkiye ekonomisine olan güvenin tesis edilmesi; potansiyele yakın büyümeye ulaşmada çok önemli bir katkı sağlayacaktır."