“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin sırasını beklemesinden bıktığını defalarca dile getirmişti. Avrupalıların 20 küsur yıldır her defasında yeni talepler önüne sürüyor. Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin çok şey yaptığını, Avrupalıların ise her şeye rağmen memnun olmadığını, AB’nin Müslüman ülkeye ihtiyaç duymayan haçlı kulübü olduğunu söylemişti. Türkiye’nin farklı dönemlerde İtalya veya Almanya olsun bazı Avrupa ülkeleriyle zorlukları olmuştu. Avrupa’nın, Suriye’nin kuzeyindeki operasyonla ilgili Türkiye’den yana şikayeti vardı. Türkiye’nin Rusya’yla güçlü askeri ve teknik işbirliği inşa etmesi de AB’de rahatsızlık yaratıyor. Yani çatışma için yeterince sebep var”.
Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetiyle ilgili durumun çok daha çelişkili olduğunu dile getiren Poçta, sözlerini şöyle sürdürdü:
Türkiye’nin buna yanıt olarak, “Avrupa kendisi uğraşsın” mantığıyla milyonlarca sığınmacı veya cezaevlerindeki radikalleri Avrupa’ya gönderebileceğini belirten uzman, Avrupa ülkelerinin diyalog ve uzlaşma değil, baskı yolunu seçtiğini kaydederek, “Çünkü onların görüşüne göre, Türkiye yönetimi Avrupa ve NATO politikası doğrultusunda yürümüyor. Yani Türkiye, seçimini bağımsızlıktan yana kullandı, aktif dış politika uyguluyor ve kendi takdirine göre partnerleri seçiyor. Bu da AB’yi ve genel olarak Batı’yı korkutuyor. Ama Avrupalılar bir çıkış yolu görmüyor ve durumu tehdit ve yaptırımlarla etkilemeye çalışıyor. Bu bir çözüm değil, Ankara’yı korkutma çabası ve bu çabanın başarısız olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.