Salonda Afrika'dan, Asya'dan, Latin Amerika'dan, Orta Doğu'dan özellikle gelip Amerika'ya yerleşenler olduğunu belirten Erdoğan, kendisinden önce konuşan Kuzey Amerika Müslüman Birliği Lideri ve New York Brooklyn Takva Mescidi kurucu İmamı Siraj Wahhaj'ın siyah olmakla iftihar ettiğini söylediğini hatırlattı.
Erdoğan, "Biz sevgililer sevgilisi Peygamberimizin şu hadisine inanmışız, 'Ne siyahın beyaza, ne beyazın siyaha üstünlüğü yoktur, üstünlük sadece itikat iledir.' Dolayısıyla biz renkleri aşmışız. Bizim renkle işimiz yok. Biz sadece Rabbimize ne kadar yakın olabiliriz, onunla işimiz var. Bu da itikat." ifadesini kullandı.
On yıllardır vatan hasretiyle yürekleri kavrulan Filistinlilerin, "İlim Çin'de de olsa alınız" tavsiyesine uyup eğitim için binlerce kilometre uzaktan Amerika'ya hicret eden öğrencilerin, mücadeleleriyle, asaletleriyle, vakarlarıyla Müslüman kimliğini şahıslarında sembolleştiren hanımların da bugünkü buluşmada yer aldığı aktaran Erdoğan, "Bizler birbirini Allah için seven, burada sırf Allah'ın rızası için toplanan insanlarız. Rengimiz, dilimiz, kültürümüz ayrı olsa da bizler aynı dine inanan, aynı Peygambere, aynı mukaddes kitaba tabi olan bir topluluğuz. Pasaportlarımız, ülkelerimiz ayrı olsa da yönümüz bir, kıblemiz birdir. Çünkü bizler 1,7 milyarlık İslam ümmetinin parçalarıyız. Aramızdaki farklılıklar asla kardeşliğimize, muhabbetimize mani değildir. Binlerce kilometre ötede olsak da kalplerimizin rotası aynıdır." değerlendirmesinde bulundu.
'ORTAK MEDENİYET' VURGUSU
Hep birlikte ortak bir medeniyeti, ortak bir tarihi paylaştıklarını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim ortak tarihimizde Asr-ı Saadet var, Bağdat, Endülüs var, Afrika'nın, Asya'nın, Orta Doğu'nun muhteşem medeniyetleri var. Bizim ortak tarihimizde tüm insanlığın yolunu, ufkunu aydınlatan Buruniler, Farabiler, Mevlanalar, İbn-i Sinalar var. Hiç kimse bizim binlerce yıllık kardeşliğimize leke süremez. Şii-Sünni, siyah-beyaz, Arap, Türk, Kürt, Farisi diyerek kimse bizi bölemez. Her gün 5 kez Kabe'ye yönelen, aynı yaratıcıya inanan, aynı duaya 'amin' diyen yürekleri hiç kimse birbirine düşüremez. Kardeşlik hukukumuzu gözettiğimiz sürece, aramızdaki şu muhabbeti diri tuttuğumuz müddetçe, emin olun, hiçbir sorunumuz çözümsüz değildir. Bunun için hangi kökenden, hangi ülkeden olursa olsun, Amerikan Müslümanlarının aynı ortak paydada buluşması gerekiyor. Sizlerin arasındaki koordinasyon, birlik ve beraberlik ne kadar sıkı olursa, Allah'ın izniyle sıkıntılarımızı çözme becerimiz de o kadar artacaktır. Yoksa son iki asırda birçok defa şahit olduğumuz gibi, başkalarının bizim için yazdığı reçeteleri takip etmekten kurtulamayız. Biz hakkımızı aramazsak, biz onurumuzu savunmazsak, kimse bize onları lütuf olarak vermeyecektir."
'SİZLERİN YANINDA OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ'
"Amerikan İslam toplumunun giderek daha örgütlü hale geldiğini, iş birliği içinde hareket etmeye özen gösterdiğini müşahede ediyorum." diyen Erdoğan, kongre üyelerinin de Müslümanları daha görünür ve etkin şekilde temsil yolunda attıkları adımları memnuniyetle karşıladığını ifade etti.
Erdoğan, "İnşallah Türkiye olarak biz de sizlerin yanında olmayı sürdüreceğiz." dedi.
2016’da açılışını yaptıkları Diyanet Amerika Merkezi'nin, sadece Türklerin değil, Amerika'daki tüm Müslümanların iftihar kaynağı olduğunu dile getiren Erdoğan, merkezin kısa sürede Amerikalı Müslümanların buluştuğu, kaynaştığı, kardeşliklerini tazelediği bir mekana dönüştüğünü söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böyle bir ihtiyacı giderdiğimiz için kendimizi bahtiyar sayıyoruz. Arzumuz ve temennimiz, Müslümanlara yakışan bu tür merkezlerin sayılarının tüm Amerika genelinde artmasıdır." diye konuştu.
ABD'deki Müslüman toplumunun 11 Eylül terör saldırılarının ardından oldukça çetin bir sınav verdiğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim ülkemizde darbe dönemlerinde şahit olduğumuz baskı, adaletsizlik ve ötekileştirme politikalarının bir benzerini sizler de burada tecrübe ettiniz. İbadethanelerin tehdit kaynağı olarak görüldüğü, insanların sırf isminden, dış görünüşünden, kılık kıyafetinden, inancından, sakalından, baş örtüsünden dolayı horlandığı sıkıntılı günler yaşadınız. Bu haksızlıklara karşı mücadelenizi yürütürken hiçbir zaman hukuktan, meşruiyetten, demokrasi zemininden ayrılmadınız. Rabbimiz mukaddes kitabımızda 'Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır olabilir' buyuruyor. Her imtihan, doğru değerlendirildiğinde aynı zamanda bir imkandır. Mevla, 11 Eylül sonrasındaki o sancılı dönemi Amerikalı Müslümanlar açısından, eşsiz ilahi rahmetiyle hayra tebdil etmiştir. Müslümanlar, hayat alanlarının daraldığı bu dönemde sivil toplumun ve siyasetin imkanlarının farkına vardılar. Birlik ve beraberlik içinde oldukları zaman neleri başarabileceklerini bizzat şahit oldular. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek noktasında mevcut medya kanalları dışında kendi iletişim araçlarına sahip olmanın önemini idrak ettiler. Bu imtihan dönemi eksiklerimizle beraber güçlü taraflarımızı da göstermiştir."
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
- El-Kaide, DEAŞ, Boko Haram, Eş-Şebab, FETÖ gibi katil sürülerinin eylemleri bize zarar vermesinin yanında İslam düşmanlarına da istismar zemini sunuyor.
- Bizim Müslümanlar olarak başka din mensuplarıyla bir arada, barış içinde yaşama problemimiz yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır.
- Hiçkimse Batılı ülkelerde artan İslamofobia, antisemitizme, mülteci ve yabancı karşıtlığına bigane kalamaz.
- Menfaatlerini koruma uğruna terör örgütlerini tırlar dolusu silaha boğanların dökülen her Müslüman kanında payı olduğunu gayet iyi biliyoruz.
- Hiçbir güç hiçbir tehdit bizi Filistin'in, ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif'in hukukunu korumaktan alıkoyamaz.