"Görüşmede düşünce suçları ve FETÖ'den yargı kararıyla geri dönenlere ilişkin ileriye dönük bazı sinyaller edindim diyen Selvi, "Sohbetin en koyu anında Erdoğan, 'Aslında bizim beraber çalışmamız lazım' demiş. Karamollaoğlu ise 'Ben o konulara girmek istemiyorum. Sadece endişelerimi paylaşmak istiyorum' karşılığını vermekle yetinmiş" ifadelerini kullandı.
Selvi ayrıca, Erdoğan'ın belediye başkanlarıyla bir araya geldiği toplantıda İmamoğlu'nun sandalyesinin kırılması olayına da değinerek söz konusu sandalyelerin 'Abdullah Gül döneminde alındığını' söyledi:
"Kırılan sandalye dahil, toplantıda kullanılan sandalyeler Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde alınmış, Çankaya Köşkü’nden Külliye’ye taşınmış. Yakında su bardaklarıyla ilgili bir şey olursa da peşinen söyleyeyim, su bardakları başta olmak üzere yemek takımları da Gül döneminden kalmaymış."
Selvi'nin yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
'SİZ DE HAPSE GİRDİNİZ'
İkinci başlığı ise cezaevindeki gazeteciler ve sanatçılar başta olmak üzere düşünce suçluları oluşturmuş. Karamollaoğlu, “Gazeteciler, siyasetçiler, düşünce adamları ceza alıyor. Siz de bir şiir okuduğunuz için hapse girmiş birisiniz. Siz de bir düşünce mağdurusunuz” demiş. Erdoğan bunun üzerine şahsına yönelik hakaret edenlere ilişkin iki-üç örnek paylaşmış. 'Peki ben bunlara ne yapayım?' diye sormuş. Karamollaoğlu bunun üzerine, 'Bana da hakaret edenler oluyor. İlk önceleri hemen avukatlara talimat veriyor, dava açmalarını istiyordum. 10-15 oldu. Pişmanlıklar gelmeye başladı. Pişman oldular. Bunun üzerine avukatlara ‘Davaları geri çekin’ dedim. Siyasi olarak bu sizin için de iyi olur' karşılığını vermiş. Canan Kaftancıoğlu ya da Nazlı Ilıcak'ın ismi geçmemiş ama sanki ruhları dolaşmış o görüşmede.
'ABD'NİN PKK'YA SİLAH YARDIMI ANCAK ESAD'LA GÖRÜŞÜLEREK ÇÖZÜLEBİLECEK BİR KONU'
Erdoğan'ın ne cevap verdiğini öğrenebilmiş değilim. Ama sohbetin dostane sonuçlandığını öğrendiğimde en azından şiddetle itiraz etmediği sonucunu çıkardım."