Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersin Tatar’ın Ankara’ya gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaretine eşlik eden Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Diplomasi Muhabirleri Derneği’nin (DMD) düzenlediği toplantıda aralarında Sputnik’in de yer aldığı gazetecilerle sohbet etti.
‘DOĞU AKDENİZ’DE İŞBİRLİĞİ YAPILABİLİR ÖRNEKLERİ VAR’
2010 yılının sonunda Güney Kıbrıs’ta bir patlama gerçekleştiğini, elektrik üretimine ilişkin bütün sistemin çöktüğünü anlatan Özersay, Kuzey Kıbrıs olarak Ticaret Odası üzerinden Güney Kıbrıs’a elektrik satıldığını söyledi.
Özersay, “Böylece enerji, elektrik konusunda iki taraf bir alış veriş yaptı, bir işbirliği yaptı. O nedenle biz diyoruz ki iki tarafın birbirini tanımıyor oluşu, doğalgaz ve kaynaklarla ilgili işbirliği yapmalarına mani değildir, engel teşkil etmez” diye konuştu. Özersay, şöyle devam etti:
‘İŞBİRLİĞİ ULUSLARARASI ŞİRKETLER ÜZERİNDEN SAĞLANABİLİR’
‘BU DENGE KURULMAMIŞ OLSAYDI ÇATIŞMA İHTİMALİ YÜKSEK OLURDU’
Bu yaklaşıma şimdi ihtiyaç olduğunu vurgulayan Özersay, uluslararası aktörlerin bunu bu eşikte yapmaması halinde Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’nin de atacakları adımlar olduğunu söyledi.
Özersay, “O da güç kullanma falan değildir, bizim de lisans vermemiz bizim de kazı yapmamızdır. Doğu Akdeniz bölgesinde yürütülmekte olan çalışmalar Türkiye ve KKTC tarafından yürütülen çalışmalar tam da uluslararası toplumun sorumluluğu olan şeyi yapmadıkları için bizim yapmaya çalıştığımız bir şeydir” dedi.
‘DOĞU AKDENİZ’DE BÖLGESEL OLAN BİR POLİTİKAYI ASKIYA ALMA HATASINI BUNDAN SONRA YAPMA DÜŞÜNCEMİZ YOKTUR’
Bakan Kudret Özersay, Doğu Akdeniz politikalarının müzakere süreçlerinden bağımsız olduğunun da vurgulayarak “Uzun yıllar Rum tarafı bize bunu yaptı, ‘müzakereler devam ediyor zaten ne gerek var’ diyerek pek çok konuda bizim hayatımızı askıya aldılar. Biz ilerleyemedik ve sahada fiili durum yarattılar. Bundan sonra aynı hataya düşme niyetimiz yoktur bizim. Yani müzakereler ve diyalog başladı iki lider arasında, iki lider bir araya geldi belki New York’da Genel Sekreter ile bir araya gelirler düşüncesiyle Doğu Akdeniz’de bölgesel olan bir politikayı askıya almak hatasını daha önce yapmıştık, bundan sonra yapma düşüncemiz yoktur” dedi.
‘ŞİRKETLER RİSKİN AZALACAĞI FORMÜLLERE, BUNLARI KONUŞMAYA AÇIK OLDUKLARININ SİNYALİNİ ASLINDA VERİYORLAR’
“Onlarda bu ihtiyacı hissettiler. Çünkü şöyle düşünün siz sıradan bir inşaat şirketi olsanız, bir arazi bir arsa üzerine yap sat işine girecek olsanız iki tane mal sahibi olduğunu bilseniz, diğer tarafta bunu kabul ediyor biliyorsunuz ve tek bir tarafla sözleşme yapıp başlıyorsunuz işe. Bir süre sonra başınıza bir iş geleceğini biliyorsunuz. Ya tazminat veya yürütmenin durdurulması çıkacak bir şey çıkacak. Bu riski içerideki şirketler bir oranda alabildiği gibi uluslararası şirketler de bir oranda alır. Dolayısıyla riski elimine ettiğiniz oranda değer artar. Bu bağlamda Eni şirketiyle bir takım temaslarımız oldu. Orada eğer bir işbirliği yapılacaksa hangi aşamada ve nasıl yapılacağı konusunda teorik de olsa bir diyalog oldu aramızda.
Değişik şekillerde ve değişik aşamalarda şirketler aslında Kıbrıslı Türklerin de bu sistem içerisinde yer alacağı dolayısıyla riskin azaltılacağı formüllere, bunları konuşmaya açık olduklarının sinyalini aslında veriyorlar. Kuşkusuz halihazırda lisans veren ve anlaşma yaptıkları Kıbrıs Rum tarafının karşı çıkışıdır şu ana kadar engeli yaratan. Ama bu şu demek değildir, bu meselede tek söz sahibi olan Kıbrıs Rum tarafı da değil. Eğer uluslararası aktörler ya da bu şirketlerin dünyadaki yaptıkları yatırımları korumaya yeltenen dış politikasının temel hedeflerinden birisi bu olan devletler bu konuda başka bir şey yapmak isterlerse riskin arttığını görürlerse alabilecekleri inisiyatif bu çerçevede bir inisiyatif olabilir. Bu perspektifi de ortaya koyduk. “
‘FARKLI OPSİYONLARI KAPALI TUTMUYORUZ, EĞER İŞBİRLİĞİ YAPMAZLARSA…’
Özersay, bu konuda ülkelerle temasları olup olmadığına ilişkin soru üzerine de, “Buna dair şu anda bir şey söylemek istemiyorum ama önümüzdeki dönemde biz farklı opsiyonları kapalı tutmuyoruz. Bir aşamaya gelebilir ki, Rumlar bir platformda kazı yaparken bir başta platformda biz kendilerine el sallıyor konuda olabiliriz. Yani paralel bir biçimde eş zamanlı olarak benzer alanlar içerisinde platformların söz konusu olabileceği bir yere doğru gidiyoruz eğer işbirliği yapmazlarsa varacağı nokta bu ” dedi.
‘KAPALI MARAŞ’DA ENVANTER SONUÇLARINA DAYALI OLARAK POLİTİKAMIZI HAYATA GEÇİRECEĞİZ’
“Alınan karar kapalı Maraş içerisinde envanter çalışması yapma yönünde bir karardır. Bu karar hayata geçmeye başladı, envanter çalışması başladı, komisyon orada çalışma yapıyor. Bana bağlı olarak çalışıyor. Kısmen masa başında kısmen arazide yapılan bir çalışma. Bu envanter çalışması oradaki mülklerin, alt yapının mevcut durumu, tapu kayıtları bağlamında mevcut durumu, hukuki durumu ve benzeri pek çok şeyi içeriyor. Taşınmaz mallarla sınırlı değil, taşınır malları da içeriyor. Envanter sonuçlarına dayalı olarak politikamızı hayata geçireceğiz. O işte niyet kısmıyla ilgili. Yan bir koalisyon hükümeti var KKTC’de. Bu koalisyon hükümetinde bugüne kadar ortaya koyduğumuz politika şu yönde oldu. Kapalı Maraş’ın çözümü beklemeden artık hayatın bir parçası haline getirilmesi gerekiyor. Bunu nasıl yapacağınız son derece önemli. Bizim açımızda mesele şudur. Daha envanter kararını alırken bir ilke ortaya koyduk. Dedik ki; 1974 öncesinde oranın sakini olan kişilerin mülkiyet hakkına ve vakıfların mülkiyet hakkına halel gelmeksizin bir çalışma yapacağız ve bir adım atacağız. Yok saymayacağız kimsenin mülkiyetine, hakkına. Bu net bilinmelidir. Mülkiyete dair tartışmalı olan durumlar vardır ama her durumda 1974’ün öncesinde tasarruf sahibi olan ve 74 ile birlikte tasarrufunu yitirmiş olan oranın eski sakinleri vardır, bizim için paydaştır bu kişiler ve bu şirketler. Onu net söyleyelim. Yok sayan bir yaklaşımız yok. Peki niyet nedir? Niyet şudur. Baştan bugüne kadar burası birinci derece bir askeri yasak bölge konumundadır. Biz buranın askeri bölge statüsünden çıkartılıp ya kademeli olarak ya bütünen sivil hayatın parçası haline getirilmesi duruşunu sahibiz. Bunu nasıl yapacağımıza işte bu envanter çalışmasındaki veriler ışığında karar vereceğiz. Süreç bu şekilde ilerliyor.”