MHP lideri Bahçeli, İçişleri Bakanlığı kararıyla üç büyükşehir belediye başkanının görevden uzaklaştırılmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"Diyarbakır, Mardin, Van Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının idaresi egemenliğin yegane sahibi Türk milletinin doğrudan kontrolündedir" diyen Bahçeli, "HDP, Eylül 2016'dan 31 Mart 2019'a kadar sorumluluğu altındaki 105 belediyenin 95'ine kayyum atanmasından herhangi bir ders almamış, alacak dirayet ve basireti de gösterememiştir" ifadesini kullandı.
Açıklamasında İstabul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de tepki gösteren Bahçeli, şöyle devam etti:
İBB BAŞKANI İMAMOĞLU İLE ESKİ CUMHURBAŞKANI GÜL'E TEPKİ
11. Cumhurbaşkanı’nın 'Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının bu şekilde görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır' değerlendirmesi Güroymağa Norşin diyen, çok güzel şeyler olacak müjdesiyle yıkım sürecinin fitilini tutuşturan bozuk zihniyetin tastamam aynısı ve devamıdır."
Bahçeli'nin açıklamasının tamamı şöyle:
"Türkiye 35 yıldır bölücü terörle kıran kırana mücadele halindedir. Karşımızdaki terör musibetinin toplumsal, ekonomik ve siyasi faturası anormal düzeyde ağırdır.
Milli devletimizia kundaklamayı, milli varlığımızı dağıtmayı, milli kimliğimizi dinamitlemeyi amaçlayan iç ve dış mihraklar terörü alçakça kullanmakta, ahlaksızca kumanda etmektedir. Nitekim tehdidin mahsuru, tehlikenin mahiyeti ziyadesiyle faik ve fazladır. Türk milleti ile kökü maziye dayanan, özü mefsuh ve meflûç olan şiddetli bir hesaplaşma süreci terörizm vasıtasıyla devam ettirilmektedir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü kanlı eylemlerin, karanlık emellerin, kiralık ellerin açık ve yakın hedefidir.
'HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ TARTIŞILMAZ BİR GERÇEKTİR'
Altını kalın olarak çizmek lazımdır ki, Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü tartışılmaz bir gerçektir. Ayrıca hukukun genel ve geçer evrensel ilkeleri herkes için bağlayıcıdır. Devlet adalet üzerine bina edilmiştir. Adalet Türk tarihinin her döneminde mülkün temelidir, böyle de kalacaktır. Kanunların açıkça suç saydığı bir fiili kasten ve taammüden işleyen kim olursa olsun bunun sonuçlarına katlanmak durumundadır. Sandık, seçim, demokrasi suç ve suçluların sığınak ve barınağı görülemeyecektir. Demokrasi ihanetin kaynağı sayılamayacaktır.
'HDP'Lİ BELEDİYE BAŞKANLARI İSABETLİ BİR İDARİ TASARRUFLA GÖREVLERİNDEN UZAKLAŞTIRILDI'
19 Ağustos 2019 Pazartesi sabahı Diyarbakır, Mardin, Van Büyükşehir Belediyelerinin HDP’li Belediye Başkanları isabetli bir idari tasarrufla görevlerinden geçici tedbirle uzaklaştırılmışlar, yerlerine mezkûr illerin valileri görevlendirilmiştir. Bu mücadelenin kesintisiz sürmesi yegane arzumuzdur.
Demokrasi devletten bağımsız ve bağlantısız düşünülemeyecektir.
Devletin olmadığı yerde demokrasi hükümsüzdür, temelsizdir. Bir yanda devleti yıkıp milleti bölmek için uğraşanların diğer yanda zoru görünce demokrasi çığırtkanlığı yapması şeytani bir sapkınlık, alçak bir saptırmadır. Buna inanacak ve itibar edecek vicdan sahibi hiç kimse yoktur. Şayet bir belediye başkanı, silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak, suç ve suçluyu övmek için işgal ettiği makamı silah ve cephanelik gibi kullanıyorsa devlet aklı, millet ahlakı buna seyirci kalamayacaktır.
'BELEDİYELERİN İDARESİ TÜRK MİLLETİNİN DOĞRUDAN KONTROLÜNDEDİR'
Aksi bir durum milli bekamızı ateşe atmak, milli haklarımızı uçuruma savurmak anlamına gelecektir. Diyarbakır, Mardin, Van Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının idaresi egemenliğin yegane sahibi Türk milletinin doğrudan kontrolündedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti PKK’nın geçim kapısı haline gelen, para ve terörist temin merkezine dönen söz konusu büyükşehir belediyelerine adaletin ruhuyla müdahale, maşeri vicdanın beklentileriyle muamele etmiştir.
Terör maşalarının mizansen şekilde belediye başkan adayı gösterilip tiyatro sahnesine çevrilen sandık marifetiyle seçilmeleri mızrağın çuvala sığmasına yetmemiş, yetişmemiştir. Her şey gün gibi ortadadır. Terör örgütü PKK’nın ucuz aparatı, siyasi artçısı ve yancısı olan HDP’nin zehirli, zincirli, ziftli niyetleri bir kez daha duvara toslamıştır. Anlaşılan boğazındaki kemendi Kandil’den tutulan HDP, Eylül 2016’dan 31 Mart 2019’a kadar sorumluluğu altındaki 105 belediyenin 95’ine kayyum atanmasından herhangi bir ders almamış, alacak dirayet ve basireti de gösterememiştir.
'CHP, PKK'YA SİPER OLMUŞ, KANDİL'İN ÖNÜNE YATMIŞTIR'
PKK’nın dayatmasıyla aday gösterilip hitamında seçtirilen belediye başkanlarının görevlerinden uzaklaştırılmaları bazı mahfillerde ve malum isimlerde rahatsızlık uyandırmıştır. CHP hemen öne çıkıp PKK’ya siper olmuş, Kandil’in önüne yatmıştır.
'BODRUM'DA TATİL KEYFİ SÜREN İBB BAŞKANI PKK'YI SELAMLAMIŞTIR'
İstanbul yoğun yağışlardan dolayı suya ve sele teslim olmuşken, Bodrum’da tatil keyfi süren, sonra zevahiri kurtarmak için kısa süreliğine kırmızı yelekle afet mahallerini gezen, arkasından yine tatiline devam eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı demokrasi ve demokratik teamül hatırlatması yaparak PKK’yı utanmadan selamlamıştır.
CHP Genel Başkanı’nın 'Demokrasiden uzaklaşıldı' isnadı, CHP’nin hilkat garibesi ve adamlık fukarası, üstelik özü gitmiş çöpü kalmış sözcüsünün “Darbe” iftirası aziz Atatürk’ün partisinin ne hallere düştüğünün ibret ve isyan ettirici delilidir. HDP, kendisine dosyası günbegün kabaran yeni bir suç ortağı bulmuştur.
Zilletin parolası demokrasi güçleri olarak belirmiş ve sivrilmiştir.
CHP Genel Başkanı’nın hem tank palet fabrikası istismarını sürdürüp hem de PKK’yla paslaşması, üstelik henüz 50 milyon doları bulamaması tam bir siyasi yozlaşma ve akıl kaymasıdır. Aziz milletimiz banker Kılıçdaroğlu’nun 50 milyon doları bulup Adapazarı’ndaki tank palet fabrikasına gözü kesiyorsa ortak olmasını sabırsızlıkla beklemektedir. Kılıçdaroğlu’nun bir hafta içinde 50 milyon doları nasıl ve ne şekilde bulacağı ise ayrı bir tartışmanın konusudur.
'GÜL İLE SEROK AHMET'İN HÜKÜMETE DUYDUKLARI HUSUMET GÖZLERİNİ KÖR ETMİŞTİR'
Daha tuhafı, 11. Cumhurbaşkanıyla birlikte sabık Başbakan Serok Ahmet’in aynı anda PKK’nın tezlerine bodoslama destek vermeleri, öne çıkmaları, adeta paylaştırılmış görevlerini titizlikle yerine getirmeleridir. Geçmişleriyle çelişen, bir zamanlar taşıdıkları tarihi görevlerle tezada düşen bu iki şahsın hükümete duydukları husumet gözlerini kör, vicdanlarını da esir etmiştir.
Fırat’ın doğusuna suskun, İdlib’teki gelişmelere sessiz, küresel oyunlara itirazsız, hainlere tepkisiz kalanların bir ara Türk milletinin oy ve desteğiyle devletin en tepesinde bulunmaları hakikaten de çok düşündürücü bir kayıp ve handikaptır.
Siyasi rövanş alma dürtüsüyle hareket edip milli meselelerde tarafsız alan bulmaya çalışan gafillerin bu milletin geleceğinde asla yeri olmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı unvanlarını taşıyanların PKK’nın değirmenine gafilce su taşımaları tarifi olmayan bir tükenmişlik ve gayretkeşliktir.
Türk milleti bu kararmış niyet sahiplerini not etmiştir.
'MHP, HÜKÜMETİN VE DEVLETİN ARKASINDADIR'
PKK-FETÖ konusunda ağırdan alıp tribüne oynayanların milli vicdanda mahkûmiyetleri de ebedi olacaktır. Devlet, millet, vatan, bayrak, beka namustur, hayat memat konusudur. Namus kirletilmeyecek, hainlere acınmayacaktır.
Unutulmasın ki, geleceğin Türkiye’sini melun zillet değil muazzam beşeri kuvvet olan Türk milleti tayin ve tespit edecektir. Zalimlere karşı biriz, hainlere karşı sarsılmaz ve şaşmaz birliktelikle duruş gösteriyoruz.
Türkiye’yi aşamayacaklar, Türk milletini geçemeyecekler, hilalimize ve milli ülkülerimize kast edemeyecekler. Artık terörün sonuna yaklaşılmaktadır. Bu kanlı süreç nihayete erecek, iç barış ve huzur ortamı el birliğiyle tesis edilecektir.
Güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen terör devletine asla izin verilmeyecek, bölgesel ve küresel ayak oyunlarına Türkiye boyun eğmeyecektir. Aziz milletim müsterih olsun ki, sevdalıları her türlü fedakarlığa önşartsız hazır ve kararlıdır."