Haberde, geçen yıl Teşa BeAv gününde bin 440 fanatik Yahudi’nin Harem-i Şerif’e baskın düzenlediği anımsatılarak, Mescid-i Aksa’ya giren fanatik Yahudilerin sayısının yüzde 17 oranında arttığına vurgu yapıldı.
Kudüs İslami Vakıflar Basın Sözcüsü Firas Dibs de yaptığı yazılı açıklamada, fanatik Yahudilerin sabah seansında bir, öğleden sonraki seansta da 2 kez İsrail polisi eşliğinde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlediğini aktardı.
Dibs, olaylarda en az 5 Filistinlinin gözaltına alındığını belirtirken, İsrail polisinden gözaltılara ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı.
Fanatik Yahudiler, arife ve Kurban Bayramı'nın ilk gününe tekabül eden Teşa BeAv yas ve oruç günü dolayısıyla Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemek üzere İsrail polisinden izin talebinde bulunmuştu.
İsrail polisi de bugün fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskınlarını engellemek isteyen Filistinlilere Harem-i Şerif'in içinde müdahale etmiş, 61 Filistinli yaralanmış, 15’i hastanelere kaldırılmıştı.
KUDÜS İSLAMİ VAKIFLAR İDARESİNİN EGEMENLİĞİ İHLAL EDİLİYOR
Mescid-i Aksa ve Kudüs'teki vakıflar, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.
Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.
İsrail makamlarının bu tek taraflı kararını tanımayan Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğini ihlal edici bu tür girişleri baskın olarak tanımlıyor.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor.
Yahudiler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's Sahra Camisi'nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, sözde "Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu" iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor, Mescid-i Aksa'da kendilerinin de ibadet etme hakları olduğunu savunuyor.
