Düşmanca bir iş ortamı yaratma ve psikolojik şiddet suçlamaları yöneltilen eski yöneticiler, çalışanları depresyona sürüklemek ve bazılarının ölümüne neden olmakla da itham ediliyor.
Sanıklar, suçlu bulunmaları halinde bir yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Ayrıca 15 bin ila 16 bin 790 euro arasında değişen bir para cezasına çarptırılacaklar.
Ayrıca firma da, faaliyetleri nedeniyle çalışanlarına zarar verdiğinin kanıtlanması durumunda her bir çalışana tazminat ödemeye mahkûm edilecek.
HER ŞEY ÖZELLEŞTİRMEYLE BAŞLADI
İngiliz GSM operatörü Orange'ı 2013 yılında satın almasının ardından Orange ismiyle yeniden markalaşan firma, en az 35 çalışanının intihar etmesiyle gündeme gelmişti.
TASFİYE YETMEDİ, YILDIRMA TAKTİĞİ İZLEDİLER
Ancak sendikaların verdiği bilgiye ve basına yansıyanlara göre bu süreçte çalışanlara psikolojik şiddet uygulandı ve işten ayrılmaya zorlandı. Pek çok kez atama yapmak, sadece yarım saatlik bir molayla 12 saat aralıksız çalıştırmak, deneyimlere uymayan pozisyonlarda çalıştırmak gibi yıldırma politikaları uygulandı.
İntiharlar da bu yıldan itibaren başladı ve 2010’a kadar birçok çalışan yaşamına son verdi.
Didier Lombard, bu dönemde tasfiyeler hakkında “Ya kapıdan gidecekler ya pencereden” yorumunu yaptı.
Ancak Lombard dahil yöneticiler suçlamaları reddediyor, intiharların birbiriyle bağlantısız olduğunu ve fabrikanın tasfiye süreciyle alakalı olmadığını savunuyor.