Türkiye ile Gagavuzlar nedeniyle bağları bulunan Doğu Avrupa’nın siyasi çalkantıları eksik olmayan ülkesi Moldova, tarihinin en ciddi ve en ilginç krizlerinden birini yaşıyor. Rusya ve Avrupa yanlısı siyasi güçler 24 Şubat’taki seçimlerin ardından ilk kez bir araya gelip bir koalisyon kurmayı başardı ancak ülkenin en güçlü oligarklarından birisi Demokrat Parti lideri Vlad Plahotnyuk’a ‘takıldılar.’ Plahotnyuk Anayasa Mahkemesi’ni arkasına alarak ‘idari gün’ hesabıyla ‘zamanında kurulamadığı’ gerekçesiyle koalisyon hükümetini bozdurdu, ‘mahkeme kararını uygulamadığı’ gerekçesiyle de Cumhurbaşkanı İgor Dodon’u görevden aldı. Ancak yeni seçilen parlamento da Dodon da, yemin eden yeni hükümet de karara uymayacaklarını söylüyor.
Gelişmeleri Doğu Avrupa üzerine çalışan ODTÜ’den Doç. Özgehan Şenyuva ile konuştuk.
Doç. Özgehan Şenyuva’ya göre, gerek Rusya gerekse Romanya ile yakın bağları bulunan Moldova siyasi çalkantılarına karşın, siyasi ve hukuk sisteminin işlediği, eski başbakan ve başkanların yolsuzluklarından ötürü hesap verebildiği bir ülke. Şubat ayındaki parlamento seçimlerinde ‘milliyetçi’ Moldova Demokrat Partisi’nin yenilgi yaşamasının işleri değiştirdiğini belirten Şenyuva ülkede sıkıntılı bir sürecin başladığını anlattı:
“Bu kadar büyük krizler içindeki Türkiye’de Moldova pek bir gündem olmasa da hem Türkiye’ye olan yakınlığı hem de ufak bir ülke olmasına rağmen oradaki Gagavuzlardan dolayı da Türkiye’nin tarihsel bir bağı da var aynı zamanda. Sadece turizm, iş değil ne olup bittiğini takip eden Gagavuzlara Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yoğun yardım ve destekleri olan bir ülke. Bir süredir Türkiye’de olmasa bile yurtdışında enteresan gelişmelerden dolayı gündemde. Şubat ayında bir seçime gidildi ve dört parti meclise girdi. Moldova’nın da ilginç özellikleri vardır, bütün ülke tek bir bölge olarak seçime girer. Bugüne kadar Moldova ile ilgili siyasi analizler Rusya-Avrupa çatışması şeklinde yansıtıldı. Çünkü nüfusun bir kısmı ve başkanın da kendisi Rusya ile daha yakın ilişkiler arzu eden ve bu konuda çalışmalar yapan bir ülke. Rus eski Sovyet Cumhuriyeti zaten. Aynı zamanda ana dili Romence olan Romanya ile de tarihi kültürel bağları yüksek bir ülke. Arada derede kalmışlık sıkıntısı yaşayan bir ülke. Aynı zamanda çok da göç veren bir ülke. Son 10 yıl içinde birçok köyü boşalmış ve birçok insanın Rusya, Avrupa ve Türkiye’ye çalışmaya gittiği bir ülke. Bir yandan siyasi olarak ayakta kalmaya çalışırken fakirlik ve göçle mücadele eden bir ülke. Aynı zamanda da olumlu sinyaller veriyor, Avrupa ile olan ilişkilerinde vizesiz seyahat hakkı kazandı. Ekonomik göstergeler zaman zaman iyiye gitse de ciddi anlamda bir yolsuzluğun domine ettiği bir ülke. Yüzyılın hırsızlığı denen bir olay gerçekleşti ve Moldova’da 1 milyar dolar kayboldu, yok oldu, buhar oldu. Ve aklandı, bu da önemli bir tartışma. Yolsuzluktan dolayı hapiste eski başbakanlar ve başkanlar var. Bir şekilde sorunlarla karşılaşsa bile siyasi sistemin işlediği hukuk sisteminin işlediği bazı yolsuzlukların da cezalandırıldığı bir ülkeydi. Ama bu şubattan önce geçen yıl Haziran 2018 yerel seçimlerinde muhalefet kazandı, Avrupa ile daha yakın ilişkiler isteyen ACUM partisi, şimdi anlamına geliyor. Bu kazanan muhalefetin başkentteki zaferi iptal edilmişti. İlk olarak iktidarın bırakmayacağı seçimle değişmeyeceğinin işareti geçen yıl gelmişti. Kasım 2018’de Avrupa Parlamentosu, Moldova’yı demokratik teamüllerden uzaklaşan ve oligarşinin çıkarlarının domine ettiği bir ülke olarak incelemeye almıştı zaten. Şubat ayında gerçekleşen parlamento seçimini iktidardaki Moldova Demokrat Partisi’nin kaybetmesi ve muhalefetin kazanmasıyla işler iyice sarpa sardı. Sosyalist parti ve görevden alınan başkan Dodon’nun daha Rusya ile yakın ilişkiler izleme isteği biliniyor. ACUM ise daha Avrupa Birliği ile yakın ilişkilere önem veriyor ve geleceğinin Avrupa’da olduğunu düşünüyor.”
Şenyuva’ya göre, gelişmeleri 24 Haziran’da hem Rusya hem de Avrupa ile sorunlu ilişkileri olan önde gelen oligarklardan Plahotnyuk’un ve pardisi Moldova Demokrat Partisi’nin seçim mağlubiyeti tetikledi. Anayasaya göre üç ay içinde hükümetin kurulması aksi halde parlamentonun fesh edilmesinin öngörüldüğünü belirten Şenyuva, 9 Haziran’a kadar olan mühletin ‘idari tatil’ gerekçesiyle 7 Haziran’a çekilmesi yüzünden, Rusya yanlısı Sosyalist Parti ile Avrupa yanlısı ACUM’un oluşturduğu koalisyonun ‘geç kurulduğu’ savıyla Anayasa Mahkemesi tarafından geçersiz sayıldığını anlattı. Bu gelişmede ise muhalefeti karşı safta birleştiren Plahotnyuk’un başvurusunun rol oynadığına dikkat çekti:
“Demokrat partinin en büyük sorunu ya da gündeme gelmesiyse hangi dış politika konusundaki pozisyonu değil daha çok lideriyle ilgili bir tartışma var. Plahotnyuk isimli lider bir başbakanlık veya başkanlık görevi almadı, meclis başkan yardımcılığı ile yetindi ama çok önemli bir figür. Coğrafyada çokça kullanılan oligarşi ve oligark tanımına uyan bir figür çok zengin. Hem Rusya ile hem Avrupa ile de sorunlu ilişkileri olan bir figür. Çünkü Rusya’da hakkında devam eden mahkeme kararları ve suçlamalar var ve alınmış kararlar var. Para aklamaktan insan kaçakçılığına kadar. Çok çok önemli bir figür. Bir nevi muhalefeti de birleştiren figür bu oldu. Tamamen hukuki bir dar sokakta. Çünkü seçim yapıldı, 9 Mart 2019’da Anayasa Mahkemesi seçim sonuçlarını onayladı. O zaman iktidarda olan demokrat parti 30 sandalye kazandı. ACUM, Maya Sandu’nun muhalefet bloku 26 ve sosyalistlerle birlikte Şor Partisi 7 koltuk kazandı ve muhalefet birbirine girdi, ‘Nasıl bir hükümet oluşturulacak?’ diye. Olay şu aslında, çok basit. Seçimin sonuçları 9 Mart’ta onaylandı. Anayasa’ya göre üç ay içerisinde mecliste bir hükümetin onaylanması lazım. Başkan eğer 3 ay içerisinde parlamentodan bir hükümet kurulmazsa parlamentoyu feshedip seçimleri tekrarlamak zorunda. Bu Moldova’da geçmişte oldu, hata bir koalisyon hükümetinin çıkmayacağını bildiğimiz için meclisin feshedilmesini bekliyorduk zaten. Ama olaylar birden değişti ve şu an tartışma şu noktaya geldi. Anayasa’da yazan 3 ay içerisinde hükümet kurulmazsa feshedilir. 3 ayı eğer ay olarak alırsanız 9 Haziran’da bitiyordu bu süre. Ama ilk gün olarak alırsanız 7 Haziran’da bitiyor. Muhalefetin bir çıkmaza gireceğini, kitleneceğini bekliyorduk biz. 7 Haziran günü bir son dakika hamlesiyle Avrupa ile yakın ilişkiler isteyen ACUM ile blokuyla sosyalist parti hükümet kurdu, koalisyona gitti. Dodon’de hükümet kurulmasını onayladı ve meclis seçildi, başkan seçildi, bakanlar belirlendi, güvenoyu aldı meclisten. Bizde son dakikada bir gelişme oldu.”
Şenyuva, Moldova’yı yakından takip eden Avrupa’nın da Rusya’nın da yeni koalisyondan memnun kaldığını belirtirken, özellikle koalisyonun ‘oligarşiye karşı mücadele hükümeti’ olduğunun altının çizilmesine atıf yaptı. Ancak Anayasa Mahkamesi’nin kararının işleri değiştirdiğini belirten Şenyuva, Cumhurbaşkanı Dodon’un da görevden alındığı bu süreçte eski hükümetin bakanlarının yeni hükümetin bakanlarına koltuklarını devretmemekte ısrarcı olması yüzünden tam bir kriz ortamı oluştuğunu anlattı:
“Bütün dünyada Moldova’yı takip eden Avrupa ülkeleri ve Rusya, bu gelişmeyi sevinçle karşıladı. Çünkü normalde Moldova’da bölücü bir hattır o. Yani Rusya ile mi daha yakın ilişkiler içinde olalım, Avrupa ile mi, bu ikisini savunan partinin siyasi gücün bir araya gelmesi aslında Moldova için iyi haberdi. Çünkü bu dış ayrımından önce kendi iç meselelerini çözmeye odaklanacaktı ve özellikle hükümette uzun süredir devam eden yolsuzluk ve bir oligarşiye karşı mücadele hükümeti koalisyonu, adını öyle koydular. Oligarşiye karşı mücadeleciyiz dediler. Ama işler bir anda değişti. Biz bu olumlu gelişmeyi 61 milletvekilinin onay verdiği bu koalisyon hükümetinin kurulması ve iç meseleleri halledeceğini beklerken birden bir gelişme oldu ve teknik tamamen hukuki bir tartışmaya giderek doksan günün geçtiğini, geç kalındığını, iş günü olması gerektiğini söyleyerek demokrat parti, anayasa mahkemesine gitti. Ve anayasa mahkemesi, Plahotnyuc'ın etkisiyle Başkan Dodon’un hükümeti tanımaması, meclisi feshetmesi ve seçime gitmesi gerektiğini söyledi. Dodon’un bunu yapmayıp koalisyon hükümetini desteklemesinden dolayı da görevden alınması gerektiğini söyledi görevin yapmadığı için. Demokrat partide bunu bir darbe, yeni hükümetin kurulmasını anayasaya karşı yapılmış bir darbe olarak kullandı. 9 Haziran sabahı hem de bir Pazar günü anayasa mahkemesi Dodon’u eğer meclisi feshetmeyi reddettiği için görevden alındı. Pavel Filip’i geçici başkan olarak atadı. Pavel Filip’in ilk yaptığı iş meclisi feshetmek ve seçimlere gitmek oldu. Meclis bu feshedilmeyi kabul etmedi, kriz orada başladı. Dedi ki iş günü 3 ay siz kendinizi kurtarmaya çalışıyorsunuz, bu meclis geçerlidir, feshedilmesine gerek yoktur. Koalisyon kuruldu, hükümet kuruldu. Dodon’un görevden alınması esas anayasa mahkemesinin yaptığı darbedir dedi. İki tarafta birbirini darbe ile suçluyor şu an. Daha da krize sürükleyen kısmı şu. Yeni kurulan hükümetin bakanları göreve başlamak istiyor, eski hükümetin bakanları da koltuklarını bırakmıyorlar. Demokrat parti destekçilerini bakanlıkları korumaya çağırdılar, polis de demokrat parti hükümetine destek verdi ve yeni bakanları bakanlıklara sokmayacağını söyledi. Şu an geldiğimiz noktada her bakanlık için iki bakan var. Bir görevden alınması, görevi yeni bakana devretmesi gereken, ama hayır yeni bakanı ben tanımıyorum, meclis feshedildi, seçime gidinceye kadar ben bakanlıkta oturacağım diyen eski bakan var. Bir de yeni kurulan hükümette biz meclisten güvenoyu aldık, koalisyonun bakanları var binalarına girmek isteyen. Bir demokrat partiyi savunan, oy verenlerin bakanlıkların önünde çadır kurmaları var.
Şenyuva, Moldova’da en üst mahkemenin Anayasa Mahkemesi olduğunu belirtirken, verilen kararın temyiz edilmesinin de mümkün görünmediğini vurguladı. Normalde Doğu Avrupa bir rekabet alanı oluştururken, hem Rusya hem de AB’nin yeni koalisyonu tanıdığını belirten Şenyuva, Venedik Komisyonu’nun devreye girdiğini ve verilecek kararın süreci etkileyebileceğini söyledi:
“Aslında çok kompleks gözüküyor, küçük bir ülkede birçok kavga çıkıyor. Ama olay şuna geliyor. Anayasa mahkemesinin kararını temyiz edeceğiniz bir yer yok. Yani en üst mahkeme bu. Anayasa mahkemesi kararını bunlar yanlış karar verdi deyip taşıyacağınız bir üst mahkeme yok. Bu bir kriz yarattı. İkinci önemli madde Avrupa Konseyi. Moldova’nın Avrupa Birliği üyelik süreci henüz yok. Esas bağlı olduğu ve dikkatle izlediği yer Avrupa Konseyi, bizim de üyesi olduğumuz. Avrupa Konseyi, çok yakından ilgilenip Venedik komisyonuna bu kararı gönderdi ve Venedik komisyonu yargı yoluyla seçimlere müdahale edilip edilmediğini analiz edecek, onların kararı önemli olacak, bu hafta içinde gelir muhtemelen bu karar. Ama üçüncü önemli madde hem Rusya hem Avrupa Birliği kurulan koalisyon hükümetini tanıdı, bu gelişmeyi alkışladı ve destek olacaklarını söyledi. Çünkü seçim yapıldı, birkaç parti bir araya gelip aldıkları oy oranında hükümet kurdular. Bunların bir teknik bahaneyle boşa düşürülmesini onaylamıyorlar. Bu da enteresan bir durum. Doğu Avrupa normalde Rusya ve Batı çatışmasının, rekabetinin olduğu bir yerken, Moldova da Rusya da Avrupa Birliği de aynı görüşte bulunuyor.”
‘ORTA VE UZUN VADEDE MOLDOVA ÇOK TEHLİKELİ BİR YERE DOĞRU GİDİYOR’
Şenyuva’ya göre orta ve uzun vadede Moldova çok tehlikeli bir yere doğru gidiyor. Seçimleri kaybettiği halde Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla yeniletme gücüne kavuşan Plahotnyuk’un ‘mafya tipi ilişkilerin’ odağında olduğu gerekçesiyle hakkındaki suçlamaları anımsatan Şenyuva’ya göre, seçimlerin yenilenmesi halinde kriz derinleşebilir: