TV8'in sahibi Acun Ilıcalı, Fenerbahçe'ye destek amacıyla düzenlenen 'Fener Ol' kampanyasına ilişkin olarak Hürriyet yazarı Ayşe Arman'a konuştu.
Arman'ın soruları ve Ilıcalı'nın bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
Muazzam bir gönüllülük hareketi bu! Sadece Fenerbahçe için değil, bütün Türkiye için güzel bir şey. Hepimizin ortak bir payda altında toplanmaya ihtiyacımız var...
- Ben de aynen böyle düşünüyorum, o yüzden de çok önemsiyorum.
- Yaklaşık iki ay önce Ali Koç tarafından kulübe davet edildim. Başkanımız geldiği ilk günden itibaren “Kulübe nasıl katkı sağlarım?” diye kafa yoruyor. Yönetimle beraber ciddi çalışma içindeler. Beni davet etmeleri çok mutlu etti. Herhalde bir medya gücümün olması ve halk tarafından da sevilen bir kişilik olduğumun düşünülmesi bu çağrıya sebep oldu.
Kanalını kampanyaya açma teklifi senden mi geldi?
- “Sen ne yapabilirsin bu konuda?” diye sordular. Düşünmek için 15 gün süre istedim. Yaratıcı ekibimizle kafa patlattık, ‘Win Win’ projesini sunduk. Fener Ol’a katkı sağlamak için geliştirdiğimiz bir yan proje. “İkinci bir proje yaratayım ki, ekstra kaynak sağlayalım!” dedim. Ve bunu TV 8’de başlattık. ‘Win Win’, taraftarın parayla satın alamayacağı ödüllerin yer aldığı bir proje. Takımla deplasmana gitmekten Ali Koç’la yemeğe kadar birçok ödül var. Hem kulüp hem de taraftar kazanıyor. 20 günlük projenin son haftasındayız. İki kanaldan götürüyoruz şu anda. Birincisi, efsane bir forma satıyoruz. İkincisi de SMS atarak katkı sağlamak. SMS yoluyla yüzlerce ödülden birini kazanma şansına da sahip olabiliyorlar. Bizim amacımız kulüp ve taraftarın bütünleşmesini sağlamaktı. Şimdi bunun içinde Alex de var. Alex’la ilgili bir bombamız var ama onu başkanımız açıklayacak.
O zaman geri sayım başladı yani, en önemli üç güne giriliyor!
- Evet öyle. Şu ana kadar TV8 ekranlarında 5- 6 saatlik iki canlı yayın yaptık. Birincisine sağ olsun Cem (Yılmaz) koşa koşa geldi. İkincisine da Beyaz... Bunun dışında da katılan çok değerli ünlülerimiz var. Ben hayatımda hiç böyle bir şey görmedim, kime “Alo” desek, uçarak geliyor. “Ben gelememem, kusura bakmayın” diyen hiç duymadım. Herkes gönüllü. Müthiş bir sivil dayanışma. Dahası sadece Fenerliler değil, destekleyen Galatasaraylılar ve Beşiktaşlılar da var. Neticede Fenerbahçe Türkiye’nin bir zenginliği.
Şimdi neler olacak?
Ne oluyor yani?
- 29’unda bütün Fenerbahçeliler sosyal medyada... Twitter’da ve Instagram’da paylaşımlar yapacaklar. Sloganımız yani hashtag’imiz de #yüklen. Youtube’a ‘Yüklen Fenerbahçe’ yaz, bir taraftar grubunun tezahüratı var. Ve orada çok sempatik bir arkadaşımız, taraftarın tezahüratı azalmaya yüz tutarken, bir daha bastırıyor, “Yüklen!” diye bağırıyor. Taraftar tekrar güçlü bir tezahürata başlıyor. Buradaki amaç, o muazzam enerjiyi birlik olma duygusuna dönüştürmek. Bizler de 29’unda Fenerbahçe’ye kaynak yaratma kampanyasına yükleniyoruz. O yüzden de o günü ‘Yüklen günü’ ilan ediyoruz. Yer gök Fenerbahçe olsun, olmalı. Toplamda 30 milyon follower’a ulaşacağımız bir sosyal medya hareketi hedefliyoruz. Bütün Fenerbahçeliler, ünlü-ünsüz, kadın-erkek, yaşlı-genç, bu takıma gönül vermiş herkes hep beraber elimizden geleni esirgememeliyiz.
- O da çok önemli bir gün. TV8’de canlı yayında kampanyayı, geri sayım yapıp bitireceğiz. Ve yine canlı yayında kazananları açıklayacağız. Beş ev, 20 araba verilecek. Bunların ve diğer ödüllerin kazananları açıklanacak.
'ÇILGIN BİR BAŞKANIMIZ VAR, YÜREKTEN KUTLAMAK LAZIM'
Amaç ne? UEFA’ın kriterlerine uymak mı? Bunun için mi kaynak yaratılmaya çalışılıyor?
- Herkesin çok iyi bilmesi gereken iki konu var. Birincisi, Türkiye’nin bugünkü şartlarında bir kulübün istediği futbolcuları alabilmesi mümkün değil.
Neden?
- Çünkü ülkemizin ekonomik şartları, kulüplerin bugün bizim hayal ettiğimiz futbolcularla buluşabilmesi için gelirleri yeterli değil. Avrupa kupalarında mücadele eden, başarılı bir takım kurulmak isteniyorsa çok ciddi bir bütçe gerekiyor. Bu bütçe de normal şartlarda oluşamıyor Türkiye’de. Bunun en önemli sebebi, gelir kaynaklarının belli seviyede olması. İkinci neden -Fenerbahçe kulübüyle ilgili- zamanında yapılan operasyonel saldırıların da etkisiyle, kulüp çok ciddi derecede borçlanmış durumda.
Yani aslında Ali Koç geldiğinde zannettiğinden daha fazla bir borçla mı karşılaştı?
Fenerbahçe’ye harcadığı parayla mı?
- Kesinlikle! Sahibi olmadığı bir kulübe, cebinden yaptığı deli harcamayla dünya tarihinde geçmiştir! Bir başka örneğini bulabileceğimizi düşünemiyorum. Bir kulübün sahibi olmadan cebinden bu kadar destek verecek, gidip kaynak oluşturacak. Kim yapar böyle bir şey? Yürekten kutlamak lazım. Açıkçası çılgın bir başkanımız var. Onun bu çabası ve azmi de hepimizi motive ediyor.
Sence Türkiye’de de takımların sahipleri olmalı mı?
- Şu anda Türkiye kanunları buna uygun değil. Ama bana soruyorsan, evet, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzon gibi takımların o sisteme geçmesi lazım. O zaman işte dünya kulübü olma ihtimalimizi görüyorum. Yani kulübün bir şirket gibi sahibinin olması ve bir iş planının olması gerekiyor. Şu anda en önemli engelin bu olduğunu düşünüyorum. Tabii ilk hedef UEFA kriterine uymak şu anda. 1 Haziran’da UEFA ile görüşmesi var kulübün. İlk hedef canımızı kurtarmak diyelim aslında.
'TÜRK İNSANI, DAYANIŞMANIN KİTABINI YAZAR'
60 milyon Euro borcu var deniyor. Bu parayı toplamak için gösterilen çabada seni en çok ne heyecanlandırıyor?
'DİLENCİLİK DEMEK KARALAR'
Karşı takımlardan birinin başkanı, “Biz de düşündük ama dilencilik gibi algılanır diye vazgeçtik!” demiş. Sence talihsiz bir açıklama mı?
- Ben başkalarının açıklamaları için çok yorum yapmam. Özellikle başkanlarımız değerli insanlar. Sadece şöyle bir şey söyleyeyim: ‘Dilencilik’ kelimesi, bizim kampanya söz konusu olduğunda ancak karalamak için kullanılabilir. Oysa hepimizin gurur duyacağı bir dayanışma yaşıyoruz şu anda. Herkes elinden gelenin en iyisi yapmaya çalışıyor. Benim buradaki rolüm, herhangi bir taraftar katkısından fazla değil. O gün mesela tribünde, altı saat durmaksızın tezahürat yapan arkadaşlarımız nasıl elinden gelenin en iyisini yapıyorsa, bizimki de o hesap.
Sence Fener’in futbolda yaşadığı şanssızlık mı? Yoksa bütün bu sorunların devamı mı?
- Her takımın başarılı-başarısız sezonları oluyor. Türkiye’de şu anda iki popüler spor var: Futbol ve basketbol. Basketbolda Fenerbahçe 6-7 yıldır tarih yazıyor. Futbolda da başarısız bir dönem geçiriyor. Bu da çok normal geliyor bana aslında. Bu sene kötü olur, seneye iyi olur. Büyük takımların refleksi de budur zaten. Fenerbahçe’nin ligi 6’ncı bitirip ertesi sene şampiyon olduğu birçok sezon biliyorum. Bundan yıllar önce GS için “Battı!” deniyordu. O günden beri kupa almaya doymuyor Galatasaray. Beşiktaş için de bundan 6-7 yıl önce, “Çok zor durumda!” dediler. Sonra maşallah hem Şampiyonlar Ligi’nde oynadı, hem de ligde şampiyonluklar yaşadı.