Soylu, Türkiye'de kadın cinayetinden kasıtın '6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun' kapsamına giren hadiseler olduğunu belirterek, buradaki kriterler ve genel çerçevenin, uluslararası standartlarla da uyumlu olduğunu söyledi.
"Hatta bizim kanunlarımızdaki tarifin kapsamının dünya örneklerinden daha geniş olduğunu söylemekte hiçbir beis söz konusu değildir" diyen Soylu, şöyle devam etti: "Bunu ifade etmemdeki maksat şudur; zaman zaman, kadına yönelik şiddeti önleme üzerine faaliyet gösteren ve esasen emeklerini de çok önemsediğimiz, meseleye önemli katkılar sunan bazı araştırmacıların ve bu konuda araştırma yapan sivil toplum kuruluşlarının açıkladığı kadın cinayeti rakamlarıyla devletin açıkladığı rakamlar arasında farklar göze çarpmaktadır. Bu fark, olayların kendi kategorilerinde değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Söz gelimi bir intihar vakası olabiliyor veya birden fazla kişinin karıştığı öldürme olayında bir kadın da hayatını kaybedebiliyor. Bunlar ölen kişinin cinsiyeti itibarıyla kadınla ilişkili olmakla beraber, cinayetin maksadı doğrudan kadına yönelik olmadığı için, kadın cinayeti kapsamında değerlendirilmemektedir. Burada kamu olarak kadın cinayeti başlığında ele aldığımız hadiseler, başta da belirttiğim hem uluslararası çerçevedeki belirlenen ilkeler aynı zamanda da kanunun kapsamına giren hadiselerdir."
İZLANDA VE FİNLANDİYA'DA 2016'DA 1 MİLYON KİŞİ BAŞINA DÜŞEN KADIN CİNAYETİ SAYISI 6
Soylu, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusunda dünyadaki rakamlara bakıldığında, aslında zaman zaman şaşırtan farklılıklara rastladıklarını söyledi. Dünya Ekonomik Forumu'nun yayınladığı küresel cinsiyet eşitliği raporunda birinci sırada yer alan İzlanda ve Finlandiya'da 2016 yılında 1 milyon kişi başına düşen kadın cinayeti sayısının 6 olduğunu aktaran Soylu, Türkiye'de ise bu oranın aynı yıl 3.7 olarak gerçekleştiğini ifade etti.
Soylu, "2015 verileriyle kadın cinayetlerinin yüksek olduğu ülkeler Rusya 32, Meksika 35, Brezilya 42 ve Guatemala 72 olarak karşımıza çıkmaktadır" dedi. Eurostat verilerinin bunlardan biraz farklılık gösterdiğini, ülkelerarası sıralamada bir iki basamaklık farklar olsa da ortalamaların bu şekilde olduğunu bildiren Soylu, Türkiye'nin sıralamasının ise her iki veri kaynağına göre ortalama olarak aynı olduğunu ifade etti.
ULUSLARARASI RAPORLARA GÖRE KADINA ŞİDDETİN EN YÜKSEK OLDUĞU ÜLKE DANİMARKA
Soylu, meseleye küresel bazda cinayet açısından değil de kadına yönelik şiddet açısından bakıldığı zaman gelişmişlik seviyesinden bağımsız bir dağılımla karşı kaşıya kalındığını anlattı. Uluslararası kuruluşların raporlarına göre Avrupa'da her üç kadından birisinin 15 yaşından itibaren fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığına dikkati çeken Soylu, uluslararası raporlara göre kadına şiddetin en yüksek olduğu ülkenin yüzde 52 ile Danimarka olduğunu, onu yüzde 47 ile Finlandiya'nın izlediğini kaydetti. Soylu, bu ülkenin 'Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu'nda birinci sırada yer aldığını söyledi.
İsveç'in yüzde 46, Fransa ve İngiltere'nin yüzde 44, Almanya'nın ise yüzde 35 ile 5. sırada olduğunu dile getiren Soylu, bu verilere bakıldığında kadın cinayetleri noktasında ülkelerin gelişmişlik seviyelerinin tek başına belirleyici olmadığını, sosyal yapıların, kültürlerin çok farklı sonuçlar doğurabileceğinin ortaya çıktığını vurguladı.
TÜRKİYE'DE KADIN CİNAYETLERİNİN EN ÇOK İŞLENDİĞİ MEKAN EV, KULLANILAN SİLAHLARIN YÜZDE 52.8'İ ATEŞLİ SİLAH
KADIN CİNAYETLERİNİ İŞLEYENLERİN YÜZDE 69'U İLKOKUL VE ORTAOKUL MEZUNU
Soylu, faillerin yüzde 0.1'inin de kaçarken kaza sonucu öldüğünü söyledi. Cinayeti işleyenlerin yüzde 69'unun ilkokul ve ortaokul, yüzde 18.9'unun lise ve dengi okullar, yüzde 5.5'lik kısmının da üniversite mezunu olduğunu aktaran Soylu, eğitim durumu yükseldikçe kadın cinayetine karışma oranının azaldığını, buna mukabil, her eğitim seviyesinden insanların bu suça bulaşma ihtimali olduğunun da görüldüğünü vurguladı.
LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ALMIŞ KİŞİLER ARASINDA KADIN CİNAYETİ FAİLİ YOK
Eldeki bulgularda sadece lisansüstü eğitim almış kişiler arasında kadın cinayeti faili bulunmadığının anlaşıldığını aktaran Soylu, faillerin yüzde 57'sinin işsiz veya nitelik gerektirmeyen işlerde çalışan kişiler olduğuna dikkati çekti. Soylu, faillerin yüzde 63'ünün maktullerle eş veya duygusal partner ilişkisi bulunduğunu, yüzde 32'sinin akraba, yüzde 1.7'sinin de komşu olduğunun görüldüğünü ifade etti.
FAİLLERİN YÜZDE 86.5'İNİN SABIKASI YOK
Faillerin yüzde 63.7'sinin evli, yüzde 21.2'sinin bekar olduğunu belirten Soylu, "Failler açısından dikkat çeken bulgulardan birisi, kadın cinayeti işleyenlerin yüzde 86.5'inin daha önce hiçbir sabıkasının olmadığıdır. Bunun altını çizmek gerekir. Bu vakaların önemli bir kısmında hadisenin aniden geliştiği, hadisenin öncesinde kadının herhangi bir şiddet şikayeti başvurusu olmadığı durumlar azımsanmayacak sayıdadır. Elbette ki başvuru olmaması şiddet görmediği anlamına da gelmemektedir. Bazen şiddet vuku bulsa bile aile içerisinde kalması tercih edilebiliyor" diye konuştu.
MAKTULLERİN YÜZDE 58.5'İ EVLİ
Soylu, 18-45 yaş arası ağırlıklı olmakla beraber hemen hemen her yaş grubundan kadının bu cinayetlere maruz kaldığını, 0-17 yaş grubundaki oranın yüzde 8.6, 66 ve üzeri yaş grubunda ise yüzde 7.1 olduğunu belirterek, yüksek yaşlardaki cinayet sebebinin yüzde 17 oranında ekonomik nedenler, yüzde 46.7 psiko-sosyal motifler ve yüzde 38.3 oranında da failin ruhsal ve bedensel sağlığı ile madde kullanımı şeklinde kendini gösterdiğini anlattı.
KADIN CİNAYETLERİNİN YÜZDE 42.6'SININ SEBEBİ PSİKO-SOSYAL SEBEPLER
Bakan Soylu, kadın cinayetlerinin yüzde 42.6'sının psiko-sosyal sebepler, yüzde 36.6'sının cinsel amaçlar, yüzde 13'ünün ise ruhsal-bedensel sağlık sorunları ve madde kullanımı nedeniyle işlendiğinin anlaşıldığını söyledi.