Gelişmeleri Antalya Bilim Üniversitesi'nden Prof. Dr. Tarık Oğuzlu ile konuştuk.
‘ABD'NİN ELİ 2003'TEKİ IRAK MÜDAHALESİ ÖNCESİ KADAR GÜÇLÜ VE SAĞLAM DEĞİL'
Prof. Tarık Oğuzlu, ABD yönetiminin Polonya'da ‘İran'ı ele alacak' konferanla bir blok oluşturmaya çalıştığı görüşünü aktarırken, pozisyonunun 2003'te Irak savaşı müdahalesindeki gibi elinin güçlü olmadığını anımsattı. Oğuzlu, Rusya ve Çin ile Türkiye gibi ülkelerin yanı sıra Batı Avrupa'nın kilit ülkelerinin İran konusunda ABD ile aynı resimde bulunmadıklarına dikkat çekti. Oğuzlu'ya göre, Trump yönetimi bölgedeki diğer müttefiklerinin gözünde yitirdiği güveni ve eski imajını yeniden kurma çabası eşliğinde Ortadoğu Stratejik İttifakı'nı kurmayı hedefliyor:
‘ABD EN GÜÇLÜ OLDUĞU DÖNEME KIYASLA DAHA YALNIZ BİR ÜLKE ŞU ANDA'
ABD'nin bu tür hamleler yaparken, ‘yalnızlaştığı' bir süreçten geçtiğini ve ülke itibarının aşınmaya başladığını belirten Oğuzlu, Başkan Trump'ın da kafasının oldukça karışık bir görünüm çizdiğini anımsattı. Aslında Trump'ın Obama ile başlayan Ortadoğu'dan elini ayağını çekme hamlesini kendine özgü yollardan hayata geçirmeye çalıştığı görüşündeki Oğuzlu, Obama'nın İran'ı kazanarak Suudi Arabistan'la denge kurma politikasına karşılık Trump'ın İran'ı ötekileştirmeye soyunduğunu belirtti. Oğuzlu'ya göre bu yolla Trump Ortadoğu'da ikinci bir Soğuk Savaş ortamı yaratmaya çalışıyor. Ancak ABD yönetiminin en güçlü olduğu dönemde bile İran'a istediklerini yaptırtamadığına dikkat çeken Oğuzlu, daha ‘çılgın' bir yol seçilerek İran'a karşı güç kullanılmasını ise fazla olası görmüyor:
‘İDLİB, RUSYA VE ESAD REJİMİ İÇİN DAHA ÖNEMLİ'
Oğuzlu'ya göre Trump'ın, IŞİD'la mücadeleyi devretmek ve İran'a karşı hamleleri açısından Türkiye önemli bir konumda. Ancak ABD yönetiminin yakın işbirliği karşılığında Türkiye'ye vereceklerinin soru işaretleri taşıyor. Ankara için asıl kaygının PKK varlığı olduğunu, alternatiflerin ise Rusya ve İran ile hareket etmek olduğunu belirten Oğuzlu, Trump'ın ise ABD içerisinde kendisine karşı güçlü bir muhalefetle karşı karşıya olduğu için istese bile Ankara'nın taleplerini karşılayamayabileceğine atıf yaptı:
‘TÜRKİYE KÜSTÜRÜLMEDEN İDLİB'İN KONTROLLÜ ŞAM'A DEVRİ OLABİLİR'
Oğuzlu Türkiye'nin Rusya, İran ve Suriye hattıyla hareket etmesini de olası görüyor. Dört ülkenin bölge ülkeleri olduğunu, Ortadoğu'da istikrar ve güvenliğe daha fazla ihtiyaçları bulunduğunu belirten Oğuzlu, ABD'nin ise İsrail'in de güvenliğini sağlayacak şekilde Ortadoğu'nun küçük devletlere bölünüp parçalanmasında sakınca görmediğini anımsattı. Oğuzlu'ya göre Ankara açısından İdlib'in geleceğinden çok Suriye'nin kuzeydoğusu önem taşıyor, bu yüzden de Türkiye'nin ‘küstürülmesine' mahal bırakmadan kontrollü biçimde bölgenin Şam'a devri sorunları çözebilir. Oğuzlu, Soçi pazarlıklarında da bu meselenin öne çıkacağı örüşünü dile getirdi:
‘RUSYA VE İRAN'A YAKLAŞMAK TÜRKİYE'Yİ HER İSTEDİĞİ KONUMA TAŞIMAYACAK'
Ancak Oğuzlu, Türkiye'nin ABD yerine Rusya ve İran'a yaklaşma düşüncesi kendisini istediği konuma taşıyamaz. Suriye'nin kuzeydoğusuna dair çözümün bir şekilde ABD ile kotarılması gerektiğini belirten Oğuzlu, diğer yandan Putin'in de ‘Ankara mutabakatını' anımsatarak yol gösterici bir rol oynadığını anlattı. Oğuzlu, Türkiye için en olumlu olanın Suriye'de Şam hükümetinin egemenliğinin sağlanması olduğunu söylerken, ancak Ankara'da Şam'a yönelik kinin devam etmesinin buna engel teşkil ettiğinin de altını çizdi. Rusya'nın Suriye'de bir an evvel çözüm arzuladığını da vurgulayan Oğuzlu, "Ama çözümsüzlük isteyen en temel aktör Amerika'ymış gibi gözüküyor. Amerika'yı da bu şekilde ‘gazlayan' amiyane tabirle İsrail'miş gibi gözüküyor. Bu çok yapısal bir fay hattı. Kolay kolay kapanır mı, düzelir mi bilinmiyor" görüşünü dile getirdi: