"Norveç modeli bu sorunu çözüyor gibi görünüyor. Ticaret Bakanlığından arkadaşlarımla görüştüm. Türkiye de çünkü çok yoğun hazırlıklar yapıyor bu konuda. Brexit olursa İngiltere ile ticaret nasıl yürüyecek, İngiltere ile bir STA'nın yapısını birçok ülke gibi Türkiye de kurmaya çalışıyor. Orada ortaya çıkan görüş hakikaten fiili olarak bu modelin backstop ile ilgili Britanya'da muhafazakarlar arasında kabinede oluşan endişeleri gidereceği, çünkü bu şekildeki bir üyelikle Birleşik Krallık çok rahatlıkla İrlanda ile vize anlaşması yapabilir. Serbest dolaşımı yani vizesiz seyahati sıradan insanlar için bile geçerli kılabilir. Kaldı ki Norveç modelinde ekonomik anlamda bir serbest dolaşım mümkün olacak. Yani ekonomik aktörler, hizmet sunanlar ve satın alanlar serbest dolaşımdan yararlanacak. Katı sınır gibi bir şey olmayabilir. Brexit tartışmalarının çok gerisine düşürmüş olacak. Yani kendi yasamızı yapmak, egemenliğimizi elimize almak, bütün hamasi söylemler… Hakikaten verdiği zarar ortaya çıktı o söylemlerin. Onlar bir tarafa bırakılacak ama şöyle bir şey olabilir. Ortak ticaret politikasına dahil olmadığı için özellikle 3. ülkeler ile daha avantajlı, STA'lar yapma konusunda bir egemenlik kazanımı diyelim. Yeniden o inisiyatifi İngiliz hükümeti eline almış olabilir. Çok ucuz atlatmış olurlar. Bu süreç yürür mü bilemiyorum. Fakat muhalefette çok farklı kesimler var. Gümrük Birliği'nin bile devam edeceğini iddia edenler var İşçi Partisi içerisinde. Norveç modeline çok uzak bakmıyorlar ama iktidar istiyorlarsa tabii onun için bile itiraz etmeleri ve erken seçimi zorlamaları beklenir. Ama orada da böyle bizdekine benzer bir beka tartışması mı çıkar bilemiyorum. Normalde o beklenir. Çünkü muhalefetteki birçok başka parti İskoçya Ulusal Partisi, Liberal Demokratlar, Yeşiller hepsi ikinci referandum istiyor. İşçi Partisi'nin elinde çok fazla koz var. Ama Avrupa Birliği iktidar değişimine, yeni bir iktidarın gelmesini, onunla yeni bir sürecin başlamasını da çok sıcak bakmıyor olabilir. Avrupa Birliği bu meseleden kurtulmak istiyor. Çünkü çok daha önemli gündemleri var, ortak sığınmacı sisteminin reforme edilmesi gibi bu işlerin içinden çıkılamadı. 2018'de güya çok somut adımlar atılması öngörülmüştü. Çok sınırlı uzlaşmalar ortaya çıkabildi. Dolayısıyla Avrupa Birliği, bu işin bu şekilde Britanya'daki bir hükümet değişikliğiyle ısıtılıp tekrar yeni bir hükümet ile yeni bir anlaşmanı müzakere edilmesi gibi bir süreci gündemine çok almak istemeyebilir."
‘AVRUPA BİRLİĞİ'NİN EN DERİN KRİZİ RADİKAL SAĞ PARTİLERİN YÜKSELİŞİ'
Kaygusuz, AB'de herhangi bir kriz durumunun üstesinden bugüne kadar hep Fransız-Alman ortaklığı sayesinde gelindiğini vurgularken, iki ülkenin artık bu işbirliğini daha da derinleştiren son adımlarına dikkat çekti. Brexit'in yönetilebilmesi halinde Avrupa Birliği'nin küreselleşme sürecinde yaşadığı sıkıntıları aşmakta yeni bir hamleye önayak olabileceğini belirten Kaygusuz, bu yolla Fransız-Alman ortaklığının özellikle savunma alanında daha derinlemesine entegrasyon için yeni adımlar atabileceğinin de altını çizdi: