Türkiye yalanıyla Brexit'i tetikleyen Boris Johnson, bu kez "Ben öyle bir şey demedim" diye yalan söyledi

İngiltere Theresa May'in başbakanlığı altında Brexit çıkmazında çırpınarken, iktidardaki Muhafazakar Partililer dahil önde gelen siyasilerin Brexit referandumu öncesi söyledikleri yalanlarla yeniden hesaplaşılıyor. 

Bu bağlamda 2008-2016 döneminin Londra Belediye Başkanı, 2016-18 döneminin Dışişleri Bakanı Boris Johnson'ın 2016'da Brexit referandumuna giden kampanya sürecinde söylediği yalanlara geri dönüldü.

Gerçekleşmesine imkan bulunmayan Türkiye'den göçle seçmenleri korkutan Johnson'a '77 milyon Türkiye vatandaşının İngiltere’ye göç edebileceğine dair sözleri' hatırlatıldı.

Söylediği yalanın hesabı sorulan Johnson, "Referandumda Türkiye ile ilgili hiçbir şey söylemedim, tek bir şey bile söylemedim" diye inkar etti.

Brexit krizindeki İngiltere'de buna neden olan yalanların adeta katmerlenmesi infial yarattı.

BBC Türkçe, Johnson'ın cuma günü Staffordshire kentinde JCB adlı çok uluslu İngiliz şirketinde Brexit'te gelinen noktayı değerlendirdiği konuşmasıyla ortalığı nasıl karıştırdığını aktardı.

'Vote Leave' (AB'den Ayrılmak İçin Oy Ver) kampanyasının destekçisi Johnson'a 2016'daki Brexit referandumu öncesi Türk vatandaşlarıyla ilgili yaptığı yorumlar soruldu. 77 milyon Türk'ün İngiltere’ye göç edebileceğini söylediği hatırlatılarak, "Bu, sırf seçim kazanmak için her şeyi söyleyebileceğinizin kanıtı olabilir mi" sorusu yöneltildi.

Vote Leave kampanyasında yapılan 'Türkiye AB üyesi olursa Türklerin İngiltere'ye göç edecekleri' uyarısıyla ilgili özür dilemesinin gerekli olmadığını, bu yorumları kendisinin yapmadığını savunan 'Osmanlı torunu' lakaplı Muhafazakar Partili siyasetçi, "Dostum, ben Türkiye'yle ilgili hiçbir yorum yapmadım. Türkiye hakkında bir tek şey bile söylemedim" dedi.

Hızını alamayıp "Son 20 yılda konuşmalarımı izleyen herkes bilecektir ki ben daima göçmenleri savunan ve destekleyen kampta yer aldım" diye devam eden Johnson, 'özür dileyip dilemeyeceği' sorusuna "Bu yorumları ben yapmadığıma göre özür de dileyemem" yanıtını verdi.

Bunun üzerine Johnson'ın Brexit referandumundan 7 gün önce dönemin başbakanı David Cameron'a hitaben Muhafazakar Partili siyasetçi Michael Gove ile birlikte kaleme aldığı mektup sosyal medyada hızla paylaşılmaya başladı.

​Mektupta şu ifadeler yer alıyordu:

"Halk, Türkiye ile ortak sınırlara sahip olmaktan kaçınmanın tek yolunun AB'den ayrılmayı onaylamak ve 23 Haziran'da (sınırların) kontrolünü geri almak olduğu sonucuna varacaktır."

​

Johnson, Nisan 2016'da da Türkiye'yle ilgili şunları söylemişti:

"Ben Türk yanlısı biriyim ama 77 milyon Türk dostumun ve Türkiye kökenlilerin hiçbir kontrol olmadan buraya geleceği bir durumu hayal bile edemiyorum. Bu çılgınlık, olamaz."

Johnson, HuffPost/Tele'de yayınlanan bir tartışma programında da 'Türkiye'nin AB üyeliğinin de İngiliz halkına referandumla sorulması gerektiğini' savunmuştu.

​

Twitter kullanıcıları Boris Johnson'un Türkiye karşıtı ifadelerini paylaştı.

Guardian gazetesinin editör yardımcısı Paul Johnson, Twitter hesabından "Boris Johnson 16 Haziran 2016'da David Cameron'a mektup yazarak Türklere vizesiz seyahat hakkı verilmemesi için Türkiye'nin hiçbir zaman AB üyesi olmayacağının garantisini istedi. Bugün ise Boris Johnson, 'Referandum kampanyası boyunca Türkiye'yle ilgili hiçbir şey demedim" diyor" mesajı paylaştı.

​Buzzfeed Avrupa Editörü Alberto Nardelli de benzer hatırlatmayı yine Twitter hesabından yaptı:

Anamuhalefetteki ​İşçi Partisi milletvekililerinden Chuka Umunna da "Bugün Boris Johnson 2016 referandumunda Türkiye'yle ilgili hiçbir şey demediğini söyledi. Yine yalan söylediği ortaya çıktı. Bu yalandan da sıyrılmasına izin vermeyin. Lütfen RT edin ki herkes görsün" yazdı.

Umunna, Boris Johnson'ın Türkiye'yle ilgili yaptığı yorumların olduğu video klibi paylaştı.

​Boris Johnson, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Dahiliye Nazırlığı yapan Ali Kemal'in öz torunu Stanley Johnson'ın oğlu.

İngiltere 23 Haziran 2016'da yapılan referandumla AB'den ayrılma kararı almıştı.

Ayrılık yanlılarının yürüttüğü kampanyanın ana temasını göçmen ve yabancı karşıtlığı oluşturmuştu.

Başını da Johnson ile dönemin UKIP lideri Nigel Farage çekmişti.