Gazeteci Kızılyalın: Hain Mesut’tan kahraman Mesut’a

Almanya'nın Dünya Kupası'nda yaşadığı başarısızlığın ardından oklar, Recep Tayyip Erdoğan ile fotoğraf çektiren, futbolda halkın büyük beklentilerini karşılayamayan Mesut Özil'e yöneldi. Almanya'nın kültür sanattan futbola, siyasete kadar birçok ünlü ismi Özil hakkında çok ağır ve yoğun eleştirilerde bulundu. Aynı zamanda Türkiye'den de bundan 10 sene önce Türk milli formasını reddettiği için hain olarak nitelenen Özil'e büyük destek geldi. Gazeteci ve spor yazarı Arif Kızılyalın, Seyr-i Sabah programında bu olayın iç yüzünü ve süreçlerini anlattı:

‘ERDOĞAN'IN ALMANYA'DA SEVİLMEMESİ OLAYLARI KİLİTLEDİ'

"Ben Mesut Özil olayının Erdoğan ile çekilmiş fotoğrafa bağlı olduğunu düşünmüyorum. Almanya Rusya'da sıfır çekmese, Kore maçını kazansaydı Mesut konusu enstantane olarak yerini alacaktı. Daha önce bunun örnekleri var. Ama iş başarısızlığa dönüşünce, Almanya Milli Takımı'nın da en büyük başarı beklentisi Mesut ve İlkay'ın yaratacağı aktivite olunca Almanlar futbolu futbol olarak görmeyip işi harp sanatı olarak algılamaya başladı. Toplumun her katmanından eleştiri geldi. Mesut'un metnini okudum. Almanların önde gelen isimleri onun hakkında çok kötü konuştu. Taraftarların sosyal medyada söylemleri de var. Bunlar olunca Mesut'ta duygu patlaması oluştu. Alman Futbol Federasyonu Başkanı da gerçekten tutarsız davrandı, Türk federasyon başkanlarına benzedi. Siyasete karıştı. Bu krizi kapatma yöntemi Mesut'un canını acıttı. Mesut bu kararı alırken kimlere danıştı? Bunların peşindeyiz gazeteciler olarak. Bunlar tek başına alınmış bir karar gibi gelmiyor. Mesut'u Almanya'da yakından tanıyan gazeteciler de aynı görüşteler.

Bazı insanlar bundan 10 sene önce parladığında 'Nasıl Almanya'ya gittin hain Mesut?' diyorlardı. Bugün 'kahraman Mesut' oldu. Kendi çıkarları ve kariyer planlaması konusunda Almanları seçti sonuçta. Tüm siyasetçiler futbolcularla yan yana durmayı seviyor. Hepsi mitinglerde kulüp atkılarını boyunlarına takıyorlar. Sayın cumhurbaşkanının Alman yetkililer arasında önde tutulan bir politikacı olmaması Mesut olayını kilitledi. Mesela aynı karede bulunan İlkay'a kimse bir şey demedi. Milli takıma devam edecek, oynamaya devam edilecek. İlkay eleştirildi ama o bunu uzatmadı. Mesut gibi aranmadı. Mesut'un etrafında kriz yönetecek bir uzman kadrosu yok. FIFA ve UEFA kurallarına göre Mesut'un bu saatten sonra Türk Milli Takımı'nda oynaması mümkün değil ama bu kurumlar o kadar kaypak ki kesin konuşmamak lazım. Kararından vazgeçer mi? Almanya'daki sağcı futbol yöneticileri işten el çektirilirse belki konuşulur. Tamam Mesut'a haksızlık yapılmıştır ama aynı Mesut bundan 10 sene önce Türk Milli Takımı'nı Türkleri kırma pahasına seçmemiştir.

Önce sayın Erdoğan, Alpay'ı eskiden saraya çağırıp dertleşirmiş. Ben Erdoğan'ın yerinde olsam futbolcu tercihimi Feyyaz Uçar, Cüneyt Tanman, Aykut Kocaman ve Oğuz Çetin gibi isimlerden yana kullanırdım. Alpay deyince kafamda üç enstantane var: 1996'da fairplay uygulayıp Hırvat futbolcuyu düşürmedi ve biz elendik. Kimse bir şey diyemedi. Sonra Beşiktaş'tan ayrıldığında Fenerbahçe, Trabzon ve Siirt Jetpaspor gibi maceralı yerlerden geçti. Herkes onu daha yakından tanıdı. Bir maçta öyle bir İstiklal Marşı okudu ki 'Eyvah onda sorun var' dedik. Nitekim maçın hemen başında Beckham'a penaltı yaptırdı. Meclis'e girince ilk demeci 'Sayın cumhurbaşkanına yapılan tüm saygısızlıklara ilk ben tepki vereceğim' dedi. Tamam stopersin ama bu sana düşmez. Sonra Ahmet Şık kürsüye çıkınca bir de gördük ki Alpay kavgada en önlerde. Türk toplumu bunları unutmaz. Milletvekilliğine seçilen karakterler çok kötü tercihler. Alpay tarihteki yerini bir dönem sonra alır. Duydum ki AKP teşkilatı da ona çok sıcak değilmiş."