'SOYLU'YU CİDDİYE ALMIYORUZ'
-Soylu'nun çağrısı için ne düşünüyorsunuz?
"Soylu'yu çok ciddiye almıyoruz, ciddiye alınacak bir Bakan değil zaten. Güvenliği sağlaması gereken bir Bakan'ın kışkırtıcılık yapması başlı başına bir felaket. Asıl üzerinde durulması gereken nokta o. İki; Süleyman Soylu bunu kendisi mi söyledi yoksa Soylu'ya birileri mi söyletti? Birileri Soylu'ya söylettiyse, bu bir kaos planının Türkiye'de bir iç çatışma planının ilk adımıdır. Bu hem FETÖ'ye hem PKK'ya yarar. Bu söylem PKK'ya hizmet söylemidir. 35 yıldır PKK'nın ayrıştıramadığı, bölemediği bir toplumu Soylu bölmek, ayrıştırmak istiyor. Açıkça Soylu, PKK'ya hizmet ediyor. Soylu kullanılıyor. Geçmiş siyasal birikimine bakınca kullanılmaya müsait bir kişi. Çıkar peşinde koşan bir isim. Bu söylemle kendisine yeni bir alan açabilir mi arayışında olan bir isim. Dolayısıyla Soylu'nun değil ama Soylu'ya bu cümleleri kurdurtan kimdir, asıl onun üzerinde durmak gerekiyor.
-Seçim gecesi bir kişi çıkıp "İnce'ye telefonda konuştum, hiçbir yere ayrılmayın YSK'ye yürüyeceğiz" dedi…
Bu tür yerlerde provokatörlere dikkat etmek lazım. Büyük ihtimal o da bir başka provokatör. Muharrem Bey'in "Ayrılmayın, yürüyeceğiz" diye bir şey söyleceğini tahmin etmiyorum. Söylese zaten çıkar söyler. Onu bulmak lazım. Bursa'da CHP'nin çelengine yönelik saldırı yapanların kimliğine de çok iyi bakmak lazım. Bunlar da yönlendirilmiş provokatörler olabilirler. Bursa İl Başkanımız bu konuda gerekli çalışmaları yapacak.
-Seçim günü silah atma görüntüleri vardı. Belki o gece çok farklı şeylerin yaşanabileceğini gösteren görüntüler de vardı…
'DEVLETTE LİYAKAT SİSTEMİNİN ÇÖKMESİ CAN VE MAL GÜVENLİĞİ KAYGISINI ÇOK ÖNE ÇIKARDI'
-Seçim öncesi bir AKP'linin açıklaması da vardı, "Saklanmış silahları çıkartırız" diye. Bunların hepsini birleştirdiğimizde nasıl bir okuma yapmak gerek, önümüzdeki günler çatışmaya gebe mi?
Devlette liyakat sisteminin çökmesi ve yargının işlevsiz bırakılması can ve mal güvenliği kaygısını çok öne çıkardı. Kişiler kendi can ve mal güvenliklerini sağlamak için özel silahlanmaya, özel koruma timleri oluşturmaya başladılar kendilerine göre. Hatta o kadar ileri gidildi ki Belgrad Ormanları'nda silahların gömüldüğü bile ifade edildi ve bu ifadeyi kullanan eğitimsiz biri de değildi. Öteden beri bilinçli olarak farklı bir silahlanma anlayışına gidiliyor. Herkes kendi can ve mal güvenliğini sağlama yönünde kendisi önlem alıyor. Çünkü devletin önlem alamayacağı kanısında. Devletin güvenliği sağlayamayacağından kaygı duyan kişi öncelikle Erdoğan. TSK var, Türk Polis Teşkilatı var. Bu iki örgüt hepimizin gözbebeği. Zaman zaman eleştiririz ama devlet olmanın gereği olarak ordu, jandarma ve polis hepimizin gözbebeği. Siz tüm bunları bir tarafa atıyorsunuz ve Saray'da SADAT diye ayrı bir güvenlik yapılanması oluşturuyorsunuz. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne güvenmemenin bir anlamda felsefesini oluşturuyor. "Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik güçlerine, ordusuna güvenmiyorum. Kendi güvenliğimi sağlayacak özel mekanizmalar, özel birlikler kuruyorum" diyor. Vatandaş bakıyor, devletin en yetkili makamında oturan kişi kendi güvenliğini sağlamak için özel birlikler oluşturuyor. Polise, orduya, jandarmaya güvenmiyor. O zaman "benim de silahlanmam lazım. Ben kime güveneceğim" diyor. Silahlanmayı özendiren temel unsur, devletin güvenlik güçlerine duyulan güvensizliğin tepede yaratılmış olmasıdır.
'YÜZDE 52, ERDOĞAN'IN ÇOK RAHAT HAREKET EDEBİLECEĞİ BİR SÜRECİ ORTAYA KOYMUYOR'
-Seçimlerin ardından oluşan parlamento aritmetiğini Millet İttifakı ekseninde nasıl değerlendiriyorsunuz?
'ERDOĞAN'IN BAĞIMSIZ İRADESİ ARTIK YOK'
Erdoğan'ın bir koalisyon yapmaya ihtiyacı var. Bu MHP-AKP koalisyonu mu olacak yoksa daha geniş bir siyasal tabanı mı oluşturacak ona bakmak gerekiyor. O geniş bir siyasal tabanı oluşturma düşüncesi "Tamam seçildim ama sadece MHP ile değil daha geniş bir siyasal taban oluşturdum. Dolayısıyla toplumun her kesimini kucaklayacak bir düşünce ile yola çıkıyorum" mesajı da vermek isteyebilir Erdoğan. Erdoğan bu çalışmayı MHP'nin olurunu almadan sonuçlandıramaz. Erdoğan'ın bağımsız iradesi artık yoktur, çünkü hem başkan yardımcılarını hem kabineyi oluştururken MHP'nin yüzde 100 onayını olmak zorundadır.
-"Bahçeli çok uzun süredir Erdoğan'ı yönetiyor, devlet aklıyla hareket ediyor" gibi söylemler oldu. Gerçekten bu böyle mi, yoksa 'stepne' tanımı doğru mu?
O bağlamda yorum yapmayı çok doğru bulmuyorum. Çünkü önümüzdeki belki de 15-20 gün içinde bütün bu ayrıntılar ortaya çıkacak zaten.
-Erdoğan'ın MHP'ye muhtaç olmamak için parlamentoda yeni bir hamle yapar mı? İYİ Parti gibi…
Milletvekili transferleri demokrasinin yüz karasıdır. Seçilen kişinin seçildiği partiyi bırakıp başka bir partiden milletvekili olması, oy aldığı vatandaşlara ihanettir. Milletvekili pazarının açılması doğru bulmuyorum.
-Seçim bitti. Televizyon programlarında CHP konuşuluyor AKP konuşulmuyor. Siz bunun önünü kesecek şeyler yapabilirdiniz. Neden halen yüz yüze görüşme olmadı?
Telefonla konuştuk ama yan yana gelmedik. Geliriz yan yana, o konuda bir tereddüdümüz yok. Seçim gecesi de telefonda konuştuk. Muharrem Bey tatile gitti, tatil sonrası konuşacağız.
'YEREL SEÇİMLERDE TABLO UMUT VERİCİ'
-Yerel seçimlerle ilgili öngörünüz ne?
Bu sonuçlar yerel seçimlerde bize umut vaat ediyor. Benim ilk gördüğüm tablo yerel seçimlerde iyi sonuç alacağız. Daha önce söylediğim Ankara, İstanbul, Denizli, Balıkesir, Antalya, Mersin, Adana'yı alabiliriz. Burada bir tereddüdüm yok benim.
-Yerel seçimlere yönelik çalışmaları başlatalım diye ilk günden itibaren söylüyorsunuz. Nasıl strateji ile gideceksiniz?
Önceden anketler yaparak belirleyeceğiz. Milletvekilleri listeleri ile yerel yönetim adayları arasında fark var.
-Yerel seçimin erkene alınma durumu olursa…
Olmaz, nedeni de şu; anayasanın değişmesi lazım. Dolayısıyla 8 ay sonra olması lazım.
-Meclis Başkanı seçimleri var. Millet ittifakı ile ortak aday çıkartılabilir mi?
Adayımızı çıkartacağız. O çerçevede kendi politikamızı belirleriz. Gerekirse konuşuruz. Öyle bir şeyimiz yok. Millet İttifakı'nın parlamentoda varlığını sürdürmesi lazım, ortak ilkeler çerçevesinde. Ortak ilkelerde her parti elbette kendi görüşünü dile getirir.
-Seçim değerlendirmesi için liderler bir araya gelecek mi?
Önce şu yemini bir edelim, onlar da büyük bir ihtimalle bir analiz çalışmasına ihtiyaç duyuyordur. O çerçevede yeniden oturup düşünmek lazım."