Kasım 2016'dan bu yana Edirne F Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu olan Demirtaş, seçim kampanyasını cezaevinden yürütüyor. Eşi Başak Demirtaş da kendisini ziyaret için 20 aydır her hafta Diyarbakır'daki evinden Edirne'ye gidiyor.
"Çünkü biliyorsunuz altı tane cumhurbaşkanı adayı var. Bir tanesi devletin bütün imkanlarını kullanıyor. Diğer adaylar az da olsa seçmenlerine propaganda yapabiliyorlar, seçmenlerinin karşısına çıkabiliyorlar. Ama diğer taraftan Selahattin dört duvar arasında, 12 metrekarelik bir alanda, bir hücrede diğer adaylarla bu koşullarda yarışıyor. Buna tam bir yarış da diyemezsiniz tabii. Ama Selahattin tutuklandığı ilk günden bugüne hiç pes etmedi. Her şeye rağmen, bütün zorluklara rağmen 'Bunu nasıl aşabilirim, nasıl iyi olabilir?' onu düşündü. Tarihe geçecek bir cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası yürütüyor. İnanılmaz yaratıcı, inanılmaz çalışıyor. Ama cezaevi koşulları, koşullar eşit değil, adil değil. Benim de bu süreçte sorumluluklarım arttı. Biz Selahattin'in dışarıda sesi, nefesi olmaya çalışıyoruz."
BBC Türkçe'den Selin Girit'e konuşan, Başak Demirtaş'ın açıklamaları kısaca şöyle:
HDP'nin cumhurbaşkanı adayı, eşiniz Selahattin Demirtaş Kasım 2016'dan bu yana tutuklu. Bu süreç sizin için nasıl geçti?
'BU HAKSIZLIK SADECE BİZE YAPILMADI'
Başta ailem, arkadaşlarım, tüm sevdiklerimiz ve tüm halkımızdan aldığımız moral, motivasyon, destek ve dayanışmayla az da olsa katlanılabilir bir hal aldı bu süreç. Zor bir süreç ama haklı olmak bütün bu zorlukların üstesinden gelmeniz için size güç verebiliyor.
Bu haksızlık, hukuksuzluk sadece bize, sadece Selahattin'e yapılmadı. Onun gibi binlerce insan da şu an haksız hukuksuz şekilde cezaevinde tutuluyor ve ailelerinden genel olarak kilometrelerce uzaklara götürülüyorlar.
Selahattin Demirtaş, cezaevine girmesinin ardından HDP eş başkanlığından ayrılmıştı. Peki koşullar böyleyken, cumhurbaşkanı adayı olmasını bekliyor muydunuz?
Ama o bir görev devriydi. Böyle kalmayacağını biliyordum. Her alanda siyaset yapmaya devam edeceğini biliyordum. Ama bu kadar yakın bir tarihte, böyle bir baskın seçimde yeniden cumhurbaşkanı adayı olacağını düşünmemiştim. Ama bir gün mutlaka olacağına inanıyorum, onu söylemeliyim.
Cumhurbaşkanı olacağına mı inanıyorsunuz?
Selahattin biliyorsunuz çok yaratıcı bir insan. Bunu siyasette de kullanır. Çok iyi bir cumhurbaşkanı olacağına dair çok iyi özellikleri var. Şimdikilere göre de halkına faydalı olma açısından çok avantajlı.
Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Kobani olaylarını kışkırtmakla, terör propagandasıyla suçlanıyor. Kendisi ise suçsuz olduğunu, siyasi bir rehine durumunda olduğunu savunuyor. Sizce eşiniz neden tutuklandı?
Selahattin bu bedeli özgürlüğüyle ödedi. 7 Haziran döneminde Selahattin ve HDP, parti olarak seçime girdi ve barajı aştı. AKP'nin tek başına iktidar olmasını engelledi. Ben bütün bunları birlikte değerlendirdiğimiz zaman sebeplerin bunlar olduğunu düşünüyorum. Etkili muhalefet, cesur muhalefet ve iktidarın karşısındaki tek muhalefet diyebiliriz. 'Seni başkan yaptırmayacağız' cümlesi ve sonrasındaki mücadele bunların sebepleriydi.
'ADİL VE BAĞIMSIZ BİR YARGI OLURSA SELAHATTİN HEMEN ÇIKAR'
Yargılama sonucunda eşinizin serbest kalacağını düşünüyor musunuz? Ne olursa cezaevinden çıkar?
Adil ve bağımsız bir yargı olursa Selahattin'in hemen çıkabileceğini düşünüyorum. Çünkü yargılandığı davalar, hazırlanan iddianameler hepsi düşüncelerinden, fikirlerinden ve parti kapsamında yaptığı etkinliklerinden ibaret. Bunlardan yargılanıyor Selahattin. Ama biliyorsunuz bizde şu an adil ve bağımsız bir yargı yok. Siyasetin baskısı var yargı üzerinde. O nedenle bu haliyle de biraz da siyasi gelişmelere bağlı diye düşünüyorum Selahattin'in dışarı çıkması.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kocaeli mitinginde Selahattin Demirtaş'ın adaylığının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Mitinge katılan halkın idam çağrısında bulunması üzerine de "Parlamento bunlarla ilgili kararı bana göndermiş olsaydı, ben bunu çoktan onaylardım," diye konuştu. Ne düşündünüz bu açıklamalar karşısında?
Bir taraftan hem çok demokratik bir ülke olduğunuzu iddia edeceksiniz, ama bir taraftan da kendi rakibinizi —ki rakip bile değil çünkü eşit koşullarda değiller Selahattin'le, sözünü söylemeyeceği, kamuoyunda cevabını veremeyeceği şekilde cezaevinde tutuluyor- ve siz meydanlarda onu ölme ve öldürme üzerine seçmenlerinize vaatte bulunuyorsunuz.
Çok korktuklarını da gösteriyor aslında. Demokratik bir ülke açısından çok vahim diyebilirim. Hele ki bir cumhurbaşkanı adayıysa, ona oy verecek insanlar bir daha bir düşünecekler. Siz bir cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı adayı olarak yargısı devam eden birini kendiniz yargılıyorsunuz. Yargı ne yapsın? Meydanlarda yargılıyorsunuz. Kötü. Ama bunların hepsini düzelteceğiz inşallah.
'GERGİNLİK NE KADAR FAZLA OLURSA OLSUN, SAYGIYI ELDEN BIRAKMAMAK GEREK'
Muharrem İnce, Selahattin Bey'i cezaevinde ziyaret etti. Eşi de Diyarbakır'da sizi ziyarete geldi. Diğer adaylardan böyle bir girişim söz konusu oldu mu?
Hayır, olmadı.
İnce ailesinin ziyaretleri karşısında ne düşündünüz?
Ülkü Hanım'ın ziyaretini siyasetten çok insani ilişkiler açısından değerlendirmek çok daha doğru olur. Ülkü hanım bir kadın, bir öğretmen, bir anne. O yüzden siyaset dışında çok ortak konumuz vardı. Muharrem Bey'in de selamını getirdi.
Siyasette politikacılar arasındaki gerginlik ne kadar fazla olursa olsun, insani ilişkileri, saygıyı, sevgiyi elden bırakmamak gerekiyor. Ben bu tür ziyaretlerin daha fazla olması gerektiğini düşünüyorum.