Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
- Her darbede hapse düşen, zulüm gören, acı çeken biz olduk. Varlığımıza, birliğimize, dirliğimize, refahımıza, huzurumuza kastettiler. Yılmadık, yıkılmadık. Mücadeleden bir adım geri durmadık. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi şahlandırdık.
1923’te Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde devletimizin yönetim şeklini cumhuriyet olarak ilan eden bizim irademizdi.
27 Mayıs darbesi bize yapıldı. Dar ağacına çekilen de bizim irademizi. 12 Mart muhtırası bize verildi. 12 Eylül darbesi bizi hedef aldı. 28 Şubat’ta milletin inancını boğmaya kalkıştılar. Her darbede hapse düşen, zulüm gören acı çeken biz olduk. Varlığımıza birliğimize dirliğimize refahımıza huzurumuza kast ettiler. Yılmadık, yıkılmadık. Mücadeleden bir adım geri durmadık. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye’yi şahlandırdık.
Hep birlikte büyüdük, hep birlikte özgürleştik. Biz durmadık, onlar da durmadı. Bir gece 27 Nisan 2007’de bu kez bir e-muhtıra ile karşımıza çıktılar. Milli iradeye, sivil siyasete gölge düşürülmesine fırsat vermedik. Biz ülkemizi güçlendirdikçe, milletin emanetine sahip çıktıkça onlar daha da öfkelendi.
Milli iradesine pranga vurmak isteyenlerle mücadele ederken, onların küresel efendilerine eyvallah etmedik. Küresel düzenin haksızlıklarına karşı ‘Dünya 5’ten büyüdük’ diye haykırdık. Gazze’deki Arakan’daki Suriye’deki Somali’deki Bosna’daki katliamlara karşı hem gür bir ses verdik, hem taşın altına elimizi koyduk. Katliamları sadece gündeme getirmekle kalmadık. Hesabının sorulmasını sağlayacak mekanizmaları da harekete geçirdik. Kendi imkanlarımızla vicdanın sesi, mazlum coğrafyaların umudu olduk. Bugün dünyanın en çok insani yardım yapan ülkesi biziz.
Milli davamız KKTC konusunda her zaman yüksek hassasiyetimizi koruduk. Mazlum Filistin halkının davasını her platformda savunduk. Davos’ta işgalcilere karşı ‘one minute’ dedik. ‘One minute’ önemli bir istasyondu. Milyonlarca muhacire hiç tereddüt etmeden kapılarımızı açtık. Evimizi ekmeğimizi paylaştık. Milletimiz ve tüm kardeşlerimiz için doğru bildiğimiz yoldan şaşmadan mücadelemize devam ettik.
- Ekonomide en büyük rakamları yakaladığımız halde şer cephesi harekete geçti. Milletin emanetini çiğnetmedik, hainlerin planlarını başlarına çaldık.
Gezi kalkışmasıyla istikrarımıza kast ettiler. Şehirlerimizi talan ettiler. Demokrasimizi hedef aldılar. 17-25 Aralık’ta devletimize sızmış ihanet şebekesiyle irademizi teslim almaya kalktılar. Ne yaptılarsa teslim olmadık. Milletin emanetini çiğnetmedik. Her zaman hakkın gücüne inandık. Milletimizin engin ferasetine güvendik. Cumhurbaşkanı seçilişimiz hemen ardından bölücü terör örgütlerinin düğmesine basıldı. 6-8 Ekim olaylarında 50 canımızı şehit verdik. Ömürlerinin baharında kalleşçe şehit edilen Yasinler bizdik.
Biz, 15 Temmuz gecesi çıplak elleriyle tankları durduranlarız. Siz o gece ölümü öldürdünüz. Şehitler tepesini boş bırakmadık, boş bırakmayacağız.
Cudi’de biz vardık, Gabar’da biz vardık, Tendürek’te biz vardık. Gerektiğinde Kandil’de biz vardık. İnlerine girdik ve bu teröristleri etkisiz hale getirdik.
Yerli bir duruşun, milli bir siyasetin kavgasını verdiğimiz bu yolda milletimizle birlikte yürüdüğüm için bahtiyarım.
Daha önce merhum Menderes’e, merhum Özal’a, merhum Erbakan hocamıza verdiğiniz emaneti şimdi biz muhafaza ediyoruz. Bayrağı düşürmeden hedefe varmaya çalıştık. Emanetin sahibinin millet olduğunu hiç aklımızdan çıkartmadık. İstiklal şairimiz Mehmet Akif’in çağrısına kulak vererek 'korkma'dık.
2001 yılında partimizi kurarken adalet ve kalkınma idealini şiar edindik. Partimizin adını Adalet ve Kalkınma Partisi koyduk. AK Parti’nin hamurunu milletimiz yoğurdu. Rotasını milletimiz çizdi. AK Parti’nin hikayesi Türkiye’nin hikayesidir. Bu hikayede gariban sofralarının mesajları var, yetimlerin özlemleri var, dili dualı anaların istekleri var. Bu hikayede ailesinin helal lokmasını kazanan babaların beklentileri var. Okul sıralarındaki gençlerin umutları var. Genç kızlarımızın mutlu yarınları var. Medeniyetimize ve tarihimize ait ne varsa hepsi mevcuttur. Milletimize hizmet yolculuğumuza çıkarken daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok büyüme dedik. Daha çok yol, hastane, okul, köprü, iş, hizmet sözümüzü tutmak için çalışmakla kalmadık. Aynı zamanda adaletin tesisi yolunda da gece gündüz mücadele ettik.
Milli olmak, faize giden parayı yatırımlar ve sosyal yardımlar yoluyla millete aktarmak demektir. Yerli olmak Türkiye'yi 5 cent'e muhtaç halde IMF kapısında bekletmemek, savunma sanayinde dışa bağımlı olmamak demektir.
Sabitlerimizi koruduk ancak ülkemizin değişen ihtiyaçlarına ve değişen dünyaya duyarsız kalmadık. Bunları yaparken tecrübe kazandık, bunun yanında da güçlendik. Buna karşılık kuruluş hedeflerimizden hiç sapmadık. Bu milletimizle özellikle ayrı bir güç verdik. Milletimize afra tafra yapmadık. Mütevazi olduk. Hep milletimize hesap verdik. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapmak yerine herkesin yönünde biz muhasebe yaptık. Milletimize olan saygımızın ve sevgimizin gereği olan bu siyaset tarzımızı sürdürmeye kararlıyız.
Artık coğrafyamızda Türkiye'nin güçlü iradesine rağmen kirli oyunlar kurmak, sınırlar tanzim etmek, oldubittiler yapmak mümkün değildir.
Dün olduğu gibi bugün de demokrasiden, özgürlükten, hakların serbestçe kullanılmasından yanayız, yarın da öyle olacağız. Ancak biz aynı zamanda güçlü olmaktan, bağımsız olmaktan da yanayız.
Son zamanlarda muhataplarımızda aynı kararlılığı ve isteği görmesek de Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinden asla vazgeçmedik.
24 Haziran seçimleri Türkiye için bir milat olacak. Seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle şahlanış ve yeniden yükseliş idealimiz tüm unsurlarıyla hayata geçecek. Tam kuvvetler ayrılığı ile Meclis yasa yapmaya ve hükümeti denetlemeye, hükümet etkili icraata, yargı da bağımsız ve tarafsız bir biçimde adaletin tecellisine odaklanacak. Vesayet düzeni de bürokratik oligarşi de tamamen son bulacak.
İşte şimdi buradan milletimle ahidleşiyorum. Ahdim olsun ki yeni dönemde Türkiye muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacak. Yerli otomobil ve savunma sanayii alanındaki projelerimiz süratle hayata geçecek. Ahdim olsun ki faizler, enflasyon ve cari açık düşecek. Kanalistanbul ve 1915 Çanakkale Köprüsü gibi büyük projeler mutlaka hayata geçecek. İstanbul'daki yeni havalimanımız bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızda hizmete girecek. Ahdim olsun ki dar gelirli vatandaşlarımızın hayat standartları mutlaka artacak. Vergi sistemi daha adil hale gelecek. Dar gelirli vatandaşın üstündeki vergi yükü düşecek. Devlet kurumları arasındaki koordinasyonu artacak, karar alma süreçleri hızlanacak. Daha icraatçı hale gelecek.
Dış politikamızın temel ilkeleri 'bağımsızlık','milli çıkar', 'milli güvenlik' ve 'vicdani duruş' olmaya devam edecek. Kimsenin efendiliğini kabul etmediğimiz gibi kimseye de efendilik taslamayacağız.
Küresel bir güç olmak için kendi silahlarımızı üretmeye devam edeceğiz. Altay tankımız gibi, Atak helikopterimiz gibi, İHA’larımız, SİHA’larımız gibi savunma sanayii değerlerimizi artıracağız. Hedefimiz karada, havada, denizde, her alanda yüzde yüz yerli savunma sistemlerine Türkiye olarak sahip olmak.
Türkiye, yeni dönemde sınırlarını terör örgütlerinden temizlemek için Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı gibi harekatlarına yenilerini ekleyecektir.
Bir kez daha haykırıyoruz. Davamızın özünde adalet vardır. Zalime duyduğumuz öfke de, mazluma duyduğumuz şefkat de adalete olan bağlılığımızdandır. 24 Haziran’dan sonra da adaletin kurumsal yapısının, bu yapıyı güçlendirmek suretiyle özellikle sosyal adaletin tam anlamıyla her alanda tesisi önceliğimiz olacaktır. Ekonomide, devleti hizmetlerinde, çalışma hayatında, siyasette ve diğer tüm alanlarda adaletin tesisi siyasetimizin amacını oluşturmaya devam edecektir.
Bu zamana kadar yanımızda olmayan, ya da karşımızda bulunanlara da diyorum ki milletimiz bir bütündür. Her bir vatandaşımızın iradesi değerlidir. Birimiz özgür olmadıkça diğerlerimiz de özgür olamaz. Birimiz kendini huzurlu hissetmedikçe diğerlerimiz de kendini huzurlu hissedemez. Onun için helalleşme, balkon konuşması, empati, beyaz sayfa açmak gibi kavramları Türk siyasetinde biz işler hale getirdik. Onun için 'Gel, ne olursan ol yine gel' dedik.
AK Parti yürüyüşüne başladığımız günlerde 3-Y olarak adlandırdığımız yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele etmek, en önemli hedeflerimiz arasında olmaya devam edecektir.
Siyasi, ideolojik, dini, mezhebi, etnik farklılıklarımızı ayrışma ve düşmanlık noktaları değil, hayatın renkleri olarak gören herkesle, bu yolda birlikte yürümeye hazırız. Kadına karşı istismar, şiddet ve taciz; insanlığa karşı işlenmiş büyük suçlardır. Bu ayıbı ülkemizden tamamen silene kadar bütün çabamız ve gayretimizle devam edeceğiz. Kadınlarımızı güçlendirmenin ülkemizi güçlendirmek olduğuna hep inandım. Yeni yönetim sisteminde imkanları kadınlarımızla daha fazla paylaşacağız. Eğitim öğretimden istihdama sağlıktan aileye kadar kadınları desteklemeye devam edeceğiz.
Sevgili gençler, siz şahlanışımız ve yükselişimizsiniz. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye’yi siz şahlandıracaksınız. Siz geleceğimizsiniz. Size emretmeyeceğiz, size dikte etmeyeceğiz, sizi kalıplara sokmak için çalışmayacağız. Biz sadece sizinle beraber çalışacağız, yol yürüyeceğiz. Size daha fazla alan açacağız. Doğruyu sizinle beraber tartışıp hayata geçireceğiz. Ülkemiz sizinle küresel güç olacak. İstihdamımız sizinle büyüyecek. Vizyonumuz sizinle genişleyecek. Adalet sizinle yükselecek. Eğitim-öğretim sistemimizi sizin beklentilerinizi karşılayacak şekilde geliştireceğiz. Hiçbir terör örgütünün ağına düşmenize izin vermeyeceğiz. Eğitim-öğretim hayatınızın ardından edindiğiniz bilgi ve birikimlerinizi iş hayatına aktarmanızı sağlamak için gereken adımları birlikte atacağız. Farklı lisanlar, güncel gelişmelerle birlikte elbette dünyayı daha iyi tanıyacaksınız. Geçmişini bilmeyen, geleceğini inşa edemez.
Tarihin önünde, ecdadımızın huzurunda, şahitliğinde Allah’a and olsun ki davamızı 2023’e, 2053’e, 2071’e taşıyacağız.
Erdoğan konuşmasının 'Akitleşme' adını verdiği son bölümünde de salondakileri ayağa kaldırarak söylediklerini tekrarlattı:
"Şimdi hep birlikte tekrar edelim: Yemin olsun yolumuzdan dönmeyiz. Yemin olsun hedeflerimizden vazgeçmeyiz. Yemin olsun kardeşliğimize halel getirmeyiz. Rabbim davamızı, birliğimizi, ahdimizi aziz, yolumuzu açık eylesin…"
Erdoğan yine konuşmasının sonuna doğru partililere Rabia işareti yaptırdı. Ancak salondan istediği tepkiyi alamayan Erdoğan, "Bu ses 24 Haziran'ı bitirmez" dedi.