Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
'CHP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNİ AĞLAYA AĞLAYA GÖNDERDİ, HANİ DEMOKRASİ?'
- Gençlik 15 Temmuz'u unutmamalı.Genç yaşta siyasete girme şansını bulamadım. Çünkü bizim zamanımızda biliyorsunuz 30 yaş sınırı vardı. Fakat biz dedik ki 'Niye 30 yaş? Bunu indirmemiz lazım.' Fakat verdiğimiz mücadelelerden o zaman netice alamadık. Ne zaman ki iktidar olduk, dedik ki 'Biz bu yaşı indirelim.' Ve hedefe kilitlendik, önce bunu ancak 25'e indirebildik. Sonra bir şey de dikkatimizi çekiyordu, seçme yaşı 18, seçilme yaşı 25. Niye seçme 18 de seçilme 25? Halbuki zor olan seçilmek değil, zor olan seçmektir. Bir zamanlar bir siyasetçi şöyle bir laf etmişti, şimdi ebedi alemde. Demişti ki 'Ben Taksim Meydanı'na dört ayaklı koysam seçtiririm.' Genel başkan ya… Bugün de benzeri şeyler oluyor biliyorsunuz. 'Ben 15 milletvekilini bir partiye gönderirim.' O seçti ya. '15 taneyi bir partiye gönderirim ondan sonra onlar oradan ister seçilsinler ister seçilmesinler.' Baktım arka taraftaki iki milletvekilinin gözleri yaşlı, ağlıyorlardı. Ağlaya ağlaya onları gönderdi. Hani demokrasi? Böyle bir demokrasi olabilir mi? Ama maalesef şimdi bunu görüyoruz. Bunu görmenin çok büyük faydaları var. Önümüzdeki günler ben inanıyorum birçok şeylere gebe. Çünkü ilginç gelişmeler var.
İstanbul Gençlik Festivali Gençler ile Buluşma Programı #ŞehrinFestivali https://t.co/Up3YPK6rLj
— T.C.Cumhurbaşkanlığı (@tcbestepe) May 4, 2018
'DUVARLARA EN GÜZEL YAZILARI BEN YAZARDIM, BOYU BİR METREDEN AŞAĞI OLMAZDI'
- Başkanlık seçimine geçişte malum şu anda 25 bakanlı bir kabine var. Başkanlık sistemine geçerken bizim kabinemiz kaç kişiden oluşacak? Parlamentodan gelecek milletvekillerinden oluşacak bir kabine yok artık. Dışarıdan oluşturacağınız bir kabine olacak.
'PAZAR GÜNÜ MANİFESTOYU AÇIKLAYACAĞIZ'
- Bu akşam manifestoyla ilgili çalışmalarımı yapacağım. Pazar günü manifestomuzu, yapacağımız açıklamayı burada derleyip toparlerken, Kore'den gelirken yolda çalışmalarımızı yaptık, Pazar günü İstanbul İl kongresi'nde manifestoyu açıklayacağız. Aday il toplantısında yapacağımız yatırımların animasyonlarla bizzat kendilerini yayımlayacağız.
'BUNLARIN HAYALLERİ YOK Kİ ÜRÜNLERİ OLSUN'
- Bunların öyle hazırlığı yok. Bunlarda var mı bir tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü hazırlığı, bir tane Marmaray hazırlığı var mı? Bunlarda bir tane şu anda bizim bitirmek üzere olduğumuz 29 Ekim'de açılışını yapacağımız 3. Havalimanı hazırlığı var mı? Biz açılışa hazırlıyoruz, onlar ise şu anda daha bu işin projesinde bile değiller. Biz Osman Gazi Köprüsü açtık, bitirdik. Bunların böyle bir Osman Gazi Köprüsü var mı? Bunların bir İstanbul-İzmir otoyol projesi var mı? Biz bitirdik. Bunlar daha yolun başında bile değiller. Niye? Bunların hayalleri yok ki ürünleri olsun. Daha çok söyleyeceğim şeyler var. Bütün bunlar şu anda bu manifestonun, seçim beyannamesinin içinde yer alıyor.
'ASRIN BAĞIMLILIĞI, TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI'
- Şimdi asrın bağımlılığı, asrın en büyük tehdidi teknoloji bağımlılığı. Üniversiteler çalışmma halinde. Yeşilay'ın çalışmaları var. Buna karşı çok önemli tedbirler almak için mücadelemizi veriyoruz. STK'lardan çok büyük destekler bekliyoruz. Bu iş manevi eğitim olmaksızın bunun önünü almak mümkün değil. Bu manevi eğitimi usul ve esaslarına göre vermek zorundayız.
'İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ'NİN ÖĞRENCİ KAPASİTESİ, KALİTEYİ DÜŞÜRÜYOR'
'SİYASETLE UĞRAŞMASAYDIM NE OLDURDUM KONUSUNU HİÇ DÜŞÜNMEDİM'
- Siyasetle uğraşmamış olsaydım ne olurduk konusuna gelirsek o yanını hiç düşünmedim. Gençlik kolları siyasette geçti. Benim siyasetten önce yaptığım Milli Türk Talebe Birliği'nde teşkilat başkanlığını üstlendim. Bu süreç benim önemli kişilerle tanışmama vesile oldu. En önemlisi üstad Necip Fazıl Kısakürek'tir. 23-24 yaşında Milli Türk Talebe Birliği'nde tanıştık. Gençlik gecelerimizin terk edilemez özellikle konuşmacısı üstaddı. Üstadı takdim etme şerefi fakire nasip olurdu. Ben sadece onun karşısında değil onun yanında spikerlik yapardım. Spikeri üstada beğendirmek kolay değildi.
'FIRAT KALKANI'NI DAHA ÖNCE YAPSAYDIK, KİLİS BU KADAR VURULMAZDI'
- Kendi göbeğimizi kestik, tuttuk Fırat Kalkanı Harekatını yaptık. Fazla uzun sayılmaz aslında ama 2 bin kilometrekarelik alanı tamamıyla DEAŞ'tan temizledik. Ama bunu dostlara anlatamadık. Oradan DEAŞ temizlendi çıktı. Cerablus, El Rai, El Bab, o üçgen. Oradan çıktılar. Biz 15-16 Mayıs 2016 Amerika seyahatimde gerek Sayın Trump ile ikili görüşmem, gerek heyetler arası görüşmelerim oldu. O görüşmelerde kendisine 'Bizzat gelin bu işi beraber yürütelim' dedim. Baktım ki bunlar başka hayallerin içindeler. Dediler ki 'Benim generallerim sizin şu anda attığınız adımı onlar uygun bulmuyorlar.' Çünkü sizin şu anda oraya tahsis ettiğiniz sayı, biz iki tugay oraya veriyoruz, ayrıca Özgür Suriye Ordusu'ndan oraya bir ekip gönderiyoruz.
'TARİH SİZİ BUNUNLA ANACAK DEDİM'
- Bu sayı PYD, YPG ile mücadele etmek dediler. Ben 'Biz orada PYD, YPG bunlarla mücadele etmeyi koyun bir kenara, siz sadece hava desteği verin, biz işi bitiririz.' dedim. Ama 'Biz size üzülüyoruz.' dedim. 'Çünkü teröristlerle el ele veriyorsunuz. Şu anda girdiğiniz yolda YPG, PYD ile el ele vermek suretiyle gerinizde çok ağır bir fatura bırakıyorsunuz.' O esnada heyetler arası görüşme yapıyoruz. Yanımda benim heyetim de var onun heyeti de var. Hepsi buna şahit. 'Tarih sizi bununla anacak' dedim. Zeytin Dalı Harekatında PYD, YPG onlar adına orada savaş verdi. Bunun neticesinde ne oldu? Özgür Suriye Ordusu kahramanca savaştı. Biz 60 şehit verdik. Özgür Suriye Ordusu 200'ün üzerinde şehit verdi. Ama 3 bin 500'e yakın etkisiz hale getirilen terörist var. Demek ki bizim o noktada askerimizin ufku daha isabetli.
'DUMA'YI FALAN DA BU ŞEKİLDE HALLEDELİM DİYORUZ'
- Çünkü bunlar teröristleri iyi tanımamışlar, PYD'yi iyi tanımamışlar, YPG'yi iyi tanımamışlar. Teröristlerle iş tutmak suretiyle netice alacaklarını sandılar ve alamadılar. Bundan sonraki süreçte de hedefimiz bizim belli. Şu anda kararlı bir şekilde Afrin'de duruyoruz. Orada güvenliği tamamen tesis edene kadar oradayız. Ondan sonra önümüzde İdlib var, Ter Rıfat var, Munbiç var. Görüşmeler yapılıyor. Maksat daha fazla kan akmasın diyoruz. Duma'yı falan da bu şekilde inşallah halledelim diyoruz. Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok ama Suriye halkının huzuru, refahı bizim için çok çok önemli.
'SURİYELİLERE VATANDAŞLIK VERİLİRSE KENDİ KENDİLERİNİ GEÇİNDİRİRLER'
- Mısır Çarşısında dolaşırken her dükkanda Suriyeli, Faslı, Cezayirlinin çalıştığını ve Türkçe konuştuklarını gördüm. Biz de kendimize bir hedef belirledik, dedik ki, 'Biz bu insanları gerekirse vatandaşlığa alalım. Vatandaşlığa almadığımız zaman ne oluyor? Kaçak çalışıyor. Bunların içinde doktor, mühendis, ebe, doktorlar var. Eğer bunlar bizim vatandaşımız olursa kendi ekmeklerini kazanmış olur. Hep biz bakalım onlar geçinsin yok, onlar kendi kendilerini geçindirir hale gelir.
'ENİŞTEMDEN BANA BU HABER GELDİ'
- 10 binler Atatürk Havalimanı'nda buluşunca bizim orada o gece halkımızla buluştuğumuzda bakıyorsun, F16'lar gelip üzerimizden uçuyor, helikopterler üzerimizden uçuyor. Ama halk o hali bile hiç umursamadı. Biz de indik. Hemen halkımızın arasına karıştık. Şimdi bakıyorum, CHP ile bazıları 'Niye orada yoktu?' diyor. Ben oradaydım, nerede orada yoktum? Eşim de oradaydı, çocuklarım da oradaydı, damadım da oradaydı, kızım da oradaydı. Biz ertesi gün öğle namazına kadar, cumaya kadar oradaydık. İş bitti her şey yoluna kondu, artık 16 saat geçtiği anda darbecilerin yapacağı bir şey kalmamıştı.
'ZATEN KILIÇDAROĞLU'NUN GÜNAH DEFTERİ HAZIR'
- (Kılıçdaroğlu) Bizden önce geldi o oraya. Geldikten sonra tabi oradan tankların hemen adeta korumasında oradan çıkıp biliyorsunuz Bakırköy Belediye Başkanının evine gitti. Bunların hepsi yani adeta belgesel çeker gibi kayıtlarda var. Sizin kayıtlarda da var bunlar. O kayıtlarda zaten bunları görüyoruz. Şimdi sen bu kayıtlara girmişsin, zaten senin artık günah defterin hazır. Şimdi yalan söylemene gerek yok. 'Ben farkında olmadım, onun için Bakırköy Belediye Başkanının evine gittim, orada bir kahve içtik, falan filan o esnada da bunlar olmuş' desen yutarlar ama sen bunları gizleyeceksin, hala yalan söyleyeceksin. Ya bunu kimse yutmaz, kayıtlardasın sen. Adeta bu dünyanın kiramen katibinleri tutmuş onun ve sen kayıttasın.
'ERTESİ GÜNE ÇOK DAHA HUZURLU, ÇOK DAHA RAHAT GİRDİK'
'İSTANBUL'UN ÇİRKİN YAPILAŞMASI OLMASA, DÜNYADAKİ HİÇBİR ŞEHİRLE MUKAYESE EDİLEMEZ'
- İstanbul şu çirkin yapılaşması olmasa dünyadaki hiçbir şehirle mukayese edilemez. Sadece boğazıyla fark atar. Şu çirkin yapılaşma İstanbul'un o potansiyelini gücünü biraz geriletiyor. Son zamanlarda yeşiliyse yeşili bunlar gelişiyor. En önemlisi bazı yerler var ki oralarda yeşillendirme yani park çalışmaları bunu yeni başkanımız süratle yapması halinde İstanbul bir başka güzel olacak.