Amerika’nın bu hamlesinin anlamı, amacı nedir? Bunun sonucu ne olabilir?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan güvenlik uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar şu değerlendirmelerde bulundu.
Amerika Birleşik Devletleri, DEAŞ’ı şu ana kadar Irak ve Suriye’de kendi hedef ve menfaatlerine ulaşmak için dolaylı bir mazaret olarak kullandı. Son olayda da benzer bir fotoğrafla karşı karşıyayız. DEAŞ’le mücadeleye zarar veriyor, aksatıyor veya durduruyor gibi birtakım gerekçelerle Amerika’nın Türkiye üzerinde bir baskı üretmeye çalıştığını görüyoruz. Sonuçta eğer gerçekten böyle bir sorun varsa, öncelikli olarak Fırat’ın doğusundaki alanlardaki sayıları onbinlerle ölçülen YPG-PKK’lıları çok daha aktif ve reel olarak kullanması gerekir ki, bunu yapmadığı gözüküyor.
Bir diğer tarafıyla eğer gerçekten böyle bir gayesi varsa, Afrin’deki YPG ve PKK terör grupları üzerindeki nüfuzunu kullanarak onların Fırat’ın doğusundaki alanlarda, Ebu Kemal’e kadar olan alanlarda IŞİD’e karşı kullanabileceğine dair temel bir öngörüyü hayata geçirmesi mümkün. Ama bunu da yapmıyor. Sözüm ona YPG-PKK’nın inisiyatifindeymiş gibi, 1700 teröristin Fırat’ın doğusundan Afrin bölgesine geçtiğini ve bunun, IŞİD’le mücadeleyi zaafiyete uğrattığını söylüyor. Mevcut koşullarda bu açıklamada bir samimiyet görmek mümkün değil. Eğer gerçekten IŞİD’le bir mücadele yapılması gerekiyorsa Türkiye bunu zamanında zaten ABD’ye teklif etti, ‘bunu kamusal güçlerle, meşru güçlerle yapalım’ diye.
Şu anda Afrin bölgesinde oynanmakta olan çok değişik oyunlar var. Bu oyunlar içerisinde en önemlileri, mezhepsel, meşrepsel ve etnik eksenler oluşturma oyunları. Türkiye bunların hepsini görüyor. Buradaki mücadele, öncelikli olarak YPG-PKK ile. Diğer yandan Türkiye, başta dağlık alanları olmak üzere buraları kullanan ve bu alanlardan Türkiye’ye sızan, Türkiye’yi bir eylem ve konak ülkesi olarak kullanan ve buradan dünyanın değişik yerlerine yayılma refleksi üreten IŞİD’in kullanmış olduğu güzergahları ve alanları kullanılamaz hale getirmek için uğraşıyor.
ABD sürekli olarak bölgede özellikle mezhepsel ve meşrepsel bir eksen ve bu eksende taraflar oluşturmaya çalışıyor, kırılganlıklar ve düşmanlıklar yaratmaya çalışıyor. Bunlar da, doğal olarak Nisan ayında İstanbul’da yapılması planlanan zirve dahil olmak üzere Suriye çözümünü tamamıyla, yani Suriye’de olası çözümleri ve olası çözüm ümitleri tamamen ortadan kaldırmak üzere ve Suriye’nin hem mezhepsel hem meşrepsel hem de etnik olarak bölünmesi ile ilgili temel gerekçeler oluşturmak üzere yapılan değişik hamleler. Bunlar artık çok net anlaşılabiliyor. Bunlara karşı açıkçası çok dikkatli olması gerekiyor ve Türkiye zaten özellikle Afrin karasalında bu tür tuzaklara, tahriklere, manipülasyonlara düşmemek için her türlü gayreti ve etkiyi ortaya koyuyor.
Afrin harekatı boyunca PKK şu ana kadar 3 bin civarında teröristini kaybetti. Ama bundan daha fazla teröristin bölgeye getirildiği veya getirilmek üzere hamleler yapıldığı bilinen gerçekler. Bu bir tarafıyla harekatın süresini uzatırken, diğer tarafıyla da büyük bir hesaplaşmaya dönüştüğünü de görmek gerekiyor. Bunun mutlaka sahayı etkileyen ve etki etmeye devam edecek pekçok önemli sonucu olacak.
ABD’nin, Afrin hamlesiyle güttüğü amaçlarla ilgili bizim diğer muhatabımız, Bilkent Üniversitesi’nden askeri uzman Güneydoğu Gazisi Koray Gürbüz ise, şu yorumlarda bulundu.
ABD’nin bölgedeki esas amacı, Kürt koridorunun oluşturulması. ABD, Afrin’e destek vererek oradaki IŞİD benzeri teröristlere zaman kazandırmaya çalışıyor. Çünkü ABD, oradaki terör gruplarının hepsini kendisi beslemekte ve kendisi organize etmektedir. IŞİD’in de, YPG’nin de, PKK’nın da hiçbir şekilde ABD’den habersiz iş yaptığı yoktur. Oradaki terörü kışkırtan, oradaki savaşı kızıştıran, savaşın bu hale gelmesini sağlayan, oradaki masum insanların ölmesine, evlerinden, barkından uzaklaşmasına neden olan Amerika Birleşik Devletleri’nin Kürt koridorunu sağlamak için ve bölgedeki petrolleri kendisine bağlı bir şekilde denize ulaştırmak için attığı adımlardır. Bunu artık hiç kimse yalanlamamaktadır.
ABD şu anda Türkiye’nin Afrin harekatından rahatsız. Bunun sebebi de harekatın, Kürt koridorunun oluşmasını engellemeye yönelik olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti hiçbir şekilde oradaki Kürt oluşumuna izin vermeyecektir. Ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne sadık kalarak Suriye’de barışın sağlanması için elinden gelen herşeyi yapacaktır.
ABD’nin bölgedeki oyunları konusunda bütün bölge devletlerinin farkına vararak işbirliği içinde Amerika’nın desteklediği bütün terör örgütlerine karşı elinden gelen herşeyi yapması gerektiğini düşünüyorum. ABD, bölgedeki güçlerin bir araya gelmemesi için büyük çaba göstermektedir. Bunu daha önce de gördük.
Bundan sonra da hiç kuşkusuz ABD, Nisan ayında İstanbul’da yapılması planlanan Rusya-Türkiye-İran zirvesinden önce Türkiye’nin Afrin operasyonunun başarısızlığı için her türlü hileye, her türlü baskıya başvuracaktır. Amerika’nın, Türk askerlerinin zaafiyete uğraması için elinden gelen herşey yapacağına inanıyorum. Çünkü ABD, bu denli alçak hesaplar içinde olan bir aktördür.