'PUTİN İLK KEZ 11 YIL ÖNCE MEYDAN OKUDU'
“Tam da o zaman, 11 yıl önce, (Münih) güvenlik konferansında Rus lider ilk kez, o zamanki dünyanın tek kutuplu modelinin derin adaletsizliğini, temelden kabul edilmezliğini ve reform ihtiyacını ortaya koyarak, bu modele herkese açık bir şekilde meydan okudu.
Ancak burada kilit öneme sahip bir husus göz önünde bulundurulmalı: Putin’in Münih konuşması en çok Rusya’da yeni çığır açan bir konuşma olarak algılanmıştı.
'MÜNİH KONUŞMASI DÖNÜM NOKTASI OLARAK ALGILANMAYA BAŞLANDI'
Münih konuşması, ancak Putin’in 2007’de söylediklerinin uygulamaya geçtiğini ortaya koyan son yıllarda simgesellik kazandı ve bir dönüm noktası olarak algılanmaya başlandı.
Bu konuşma sadece önümüzdeki haftalarda ve aylarda değil, muhtemelen önümüzdeki yıllarda da uzmanların yaptıkları analiz ve yorumların odağında bulunmaya devam edecek.
'BATI MEDYASI PUTİN'İN KONUŞMASINA 1 SAAT BOYUNCA TEPKİ GÖSTERMEYİP SONRA SON DAKİKA NOTUYLA HABERLEŞTİRDİ'
Batının ilk tepkisine gelince, kilit nokta olarak birkaç husus öne çıkıyor.
'PUTİN'İN KONUŞMASI MEYDAN OKUMA ŞEKLİNDE YORUMLANDI'
Maalesef medya kuruluşlarının önemli bir kısmı Putin’in yaptığı konuşmayı her zamanki şablona göre meydan okuma olarak değerlendirdi. The Guardian, Evening Standard, ABC, Reuters ve diğer medya kuruluşları Rus liderinin konuşmasını meydan okuma şeklinde yorumladı.
Bu kuruluşların bir kısmı geleneksel olarak ikinci derece öneme sahip bazı detaylara vurgu yapmayı tercih etti. Örneğin İngiliz The Telegraph yazarı, Rus liderin soğuk algınlığı geçirdiğini düşünerek yaptığı haberi Putin’in podyumdaki tutumunu ayrıntılı bir şekilde tarif ederek tamamlamış. İngiliz basınının temel taşlarından biri olan bir basın kuruluşunun bu şekildeki yaklaşımı, Batı medyasının içinde bulunduğu kriz hakkında yeterince ipucu veriyor.
'ABD İÇİN BİR SİNYAL'
Ancak, ilk tepkilerinde dahi bayağılıklarının ötesine geçip Vladimir Putin’in konuşmasında hayali bir savaşçılığın daha fazlasını görebilen diğer medya kuruluşlarının hakkını vermek lazım. Örneğin Bloomberg ve hatta CNN, Rusya Devlet Başkanı’nın konuşmasının her şeyden önce ABD için bir ‘sinyal’ içerdiğini kaydetti.
Teorik olarak bu nokta, son yıllarda çalışmalarının kilit yönlerinden bir tanesinin Rus elit tabakasını bölmek olan Batılı kodamanların üzerinde düşünüp aydınlanacağı ayrı bir madde oluşturmalı. Fakat uygulamada görülebileceği gibi Batı’daki siyasi Rusçuluk öyle bir seviyeye düştü ki, böyle bir aydınlanmanın olup olmayacağı belirsiz.
'BATILILARIN RUS LİDERİ BU KEZ DUYUP DUYMADIĞI BİR SÜRE SONRA BELLİ OLACAK'
Ancak belki de, Putin'in Batı'nın algısındaki konuşmasının başlıca sonucu, kaderin bir cilvesi olarak adlandırılabilir.
2007’de Vladimir Putin Batı’ya, Batı’nın topraklarına gelmiş ve sesini duyurmayı başaramamıştı. 2018’deyse Moskova’da yerli bir Rus etkinliğine katıldı, ancak bu kez tüm dünya onu dinledi. Gerçi Batılı ortakların Rus liderini bu kez duyup duymadıkları bir süre sonra belli olacak.”