Gündem Dışı'nda Serhat Sarısözen'in konuğu, Doç. Dr. Mehmet Alkan'dı. ‘150. Yılında Das Kapital — Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'deki Serencâmı' isimli çalışması geçen ay yayınlanan Alkan'la (Alman filozof) Karl Marx ve eseri Das Kapital üstüne konuşuldu.
‘MARX YAŞADIĞI ANI ANALİZ ETMEYİ BAŞARABİLMİŞ'
"Marx, 19. yüzyılda yaşamış, yaşadığı anı yaşarken anlamış, bunu analiz etmeyi başarabilmiş bir insan" diyen Doç. Dr. Alkan, "Marx'ın asıl önemi insanlara daha özgür, daha eşit, kimsenin kimseyi sömürmediği bir dünyanın olabileceğine dair tasviri yapması, bilimsel olarak bunu kanıtlayabilecek ayrıcalığa sahip olmasından geliyor. Marx, tamamen eşitliğe dayalı, sömürüden uzak bir dünyanın olabileceğini kanıtladı" diye konuştu.
‘KAPİTAL'İN İLK ÇEVİRİ TEŞEBBÜSÜ OSMANLI DÖNEMİNDE BAŞLAMIŞ VE YARIM KALMIŞTIR'
Alkan, "Kapital'in ilk kez 14 Eylül 1867 tarihinde Hamburg'da forma forma yayınlanmaya başladığı kabul edilir. Dolayısıyla Kapital'in yayınlanmasının 150., Türkçeye ilk çeviri girişiminin ise 105. yılı. İlk cildin Türkçeye tam çevirisinin yaklaşık 50, ilk üç cildin Türkçeye tam çevirisinin de yaklaşık 40. yılı. Birçok kaynakta her ne kadar Türkçeye ilk kez 1933 yılında çevrildiği belirtilse de aslında unutulan ve fark edilmeyen ilk çeviri teşebbüsü, Osmanlı döneminde, yayınlanışından 45 yıl sonra 1912'de bir derginin sayfalarında başlamış ve yarım kalmıştır. Türkiye'de Kapital'in çevirileri beş dalga halinde olmuştur. İlk çeviri girişimi II. Meşrutiyet döneminde 1912 yılında, bir Yahudi Sosyalist olan Alliance Israélite Mektebi Müdürü Bohor İsrail tarafından yapılır. İkinci dalga çeviri girişimi 1933-1938 yılları arasında Haydar Rifat Yorulmaz, Kerim Sadi, Suphi Nuri İleri ve Hikmet Kıvılcımlı'nın çabalarıyla gerçekleşir. Kapital'in üçüncü dalga çeviri süreci 1950'nin ortalarında Demokrat Parti (DP) iktidara geçtikten sonra göze çarpar. Ancak başlamasıyla bitmesi bir olur. Dördüncü dalga çeviri 1965 yılından itibaren Rasih Nuri İleri'nin, daha önce babası Suphi Nuri İleri'nin Kapital özeti çevirisini yeniden çevirip yayınlamasıyla başlar" ifadelerini kullandı.
"Das Kapital'i anlamak için emek vererek okumak gerekiyor" diyen Alkan, "Marx'ın kullandığı ikili terimlerin karşılığını pek çok dilde ifade etmek güç olduğu gibi, hemen anlamak da mümkün değil. Belirli bir birikimle okumak gerekir. Biraz da bu nedenle özellikle Kapital'i anlaşılır kılmaya yönelik özetlerinin veya kısaltmalarını daha popüler olduğunu hatırlamak gerekir.
Hiç kuşkusuz kapital kutsal bir metin değil. Hem bilimsel hem ideolojik bir metin. Eksikleri de var yanlışları da. Kapital, kapitalizim var olduğu sürece başyapıtlardan biri olmaya devam edecek. Her kuşakta yeniden ve değişiklik Kapital çevirilerinin olması özellikle edisyon kritiklerinin yapılması önemlidir ve teşvik görmelidir" şeklinde konuştu.
‘DAS KAPİTAL'İN ÖZETLERİ DAHA ÇOK SATMIŞTIR'
"Das Kapital'in çevirisinden ziyade özetleri daha çok satmıştır" diyen Alkan'a göre, en önemli ve orjinal kapital çevirisi gelişimi Dr. Hikmet Kıvılcımlı'ya aittir.
Alkan, şöyle devam etti: "Marx'ın Das Kapital adlı kitabının Türkiye'deki hikâyesi, aslında Türkiye sosyalizm tarihinin en ilginç dipnotlarından biri. Küçümsemelere, yasaklamalara, engellemelere, suçlamalara, hapisliklere, işkence ve ölümlere rağmen bildiği yoldan şaşmayan, iyiliklerle dolu daha güzel, yaşanabilir ve paylaşılabilir bir dünya için inatçı bir mücadele söz konusu. II. Meşrutiyet'ten itibaren sosyalizmi anlama ve hayata geçirme mücadelesi verenlerin, Kapital'i de anlamak ve çevirmek konusundaki samimi çabası hemen göze çarpar. Daha ilk çeviri girişiminden itibaren en uygun sözcükleri bulma, en uygun kelimeleri kullanma, en uygun kavramları üretme çabası dikkat çeker. Zaten çeviriler konusunda yaşanan polemiklerin, yapılan ağır eleştirilerin de başlıca sebebi hep daha iyi bir metin üretme çabasıdır.
Kapital yalnızca geçmişi, 19. yüzyılı, kapitalizmi veya günümüzü anlamak için değil, ‘dünyayı güzellik kurtaracak' ifadesinin biricik kaynağı olan ‘emek' kavramını öne çıkardığı için de çok değerli. Çünkü dünyada var olan her şey emek sayesinde var. Dünyayı yaşanacak bir yer olarak korumak ve paylaşmak ve biçimlendirmek yine emek sayesinde."