‘YAZILIM TÜM TEKNOLOJİNİN SİNİR UÇLARINDA'
"Ben üniversitedeyken bana ‘Ne yapıyorsun?' diye sorarlardı. Yazılım dediğim zaman ‘Roman mı yazıyorsun?' diye sorarlardı. O günlerden bugünlere geldik. Yazılım öyle bir noktaya geldi ki hayatımızda girmediği hiçbir alan yok. Yazılım teknolojinin sinir uçlarını oluşturuyor. Bugün sizin güvenlikten eğitime kadar hangi alanda iş yaparsanız yapın hem kamuda hem özel sektörde önünüzü açacak ana etken olduğunu unutmamak lazım. Stratejik olmasının bir sebebi bu. Bir de güvenlik tarafı var. Ne kadar kendi yazılım sektörünüz güçlüyse yazılımla o derece gücünüz de artacaktır. Daha alınması gereken çok yolumuz var ideal noktaya gelmesi için. Ama bugüne kadar geldiğimiz nokta hiç de azımsanacak gibi değil. Bundan on sene öncesine göre çok daha iyi bir noktadayız. Kamu da bu konuda çok daha iyi noktalara geldi. Yapılan çalışmalar geleceğe yönelik çalışmalarda önümüzün daha da açık olduğunu gösteriyor.
Siz kendi yerli yazılım sanayiniz kadar güçlüsünüz. Savunma sanayiniz de yazılım sanayiniz kadar güçlü. 2010 sonrasında yazılım sanayisinin yerlileşmesinde önemli adımlar atıldı. 2010 öncesinde yerli yazılım çok düşüktü. Bugün o seviyeler çok güçlendi. Türkiye artık kendi güvenliğini ve operasyonel gücünü artırmış oldu. Savunma ve ülke anlamındaki güvenliğiniz mekanik gücünüzden geçerdi. Şimdi yazılımın gücü de devreye girerek arttı ve mekaniği geçti. Eskiden klasik top ateşlerdiniz. Şimdi bunu bile yazılım yapıyor. Koordinasyon ve yazılım size ait değilse sahada mücadele etmeniz mümkün değil.
Önceden 2010 öncesinde bizim elimizdeki rakamlara göre savunma sanayinde yazılımımız yüzde 25 gibiydi. Şu anda yüzde 60'ları geçmiş durumda. Kırılma 2011 sonrasında yaşandı. Bu devletin yaklaşımıyla alakalı. Yerlileşme yazılımdan başladı. Bunlar yeterli değil, önümüzde yapılması gereken çok iş var. Bugün Türkiye'de Türkiye'nin ihtiyacı olan hangi yazılım varsa o alanların hepsinde yerlisini üreten en az bir üreticimiz olduğunu unutmayalım.
‘YAZILIMCILARIMIZ HARİKALAR YARATIYOR'
ERP'den (Kurumsal Kaynak Planlama) işletim sistemine kadar çok güzel şeyler yapan şirketlerimiz var. Hatta ERP alanı dünyada çok güçlü olduğumuz bir alan. Fintech adını verdiğimiz bankacılık ve finansal sistemler alanında Türk yazılım firmalarımız çok iyi. Biz Avrupa gibi ülkelere bu yazılımlarımızı da satıyoruz. Çok güçlü bir yazılım sanayimiz oluştu. Bizim Avrupalı ve Amerikalılardan mühendislik yeteneğimiz bakımından hiç eksiğimiz yok. Bizim sorunumuz maça 20. dakikada başlamamız. Arayı kapatmak için elimizden geleni yapıyoruz. Kapattık mı? Şu an için hayır. Kapatılamaz mı? Kesinlikle kapatılabilir.
Ülkemizi önümüzdeki 10 yıl içinde bölgesel bir merkez yapmak istiyoruz. Böyle olursa sadece bizim sektörümüzde 1 milyon kişiyi istihdam edebiliriz. Şu andaki istihdam 250 bin kişi civarında. Hem nüfusumuz buna müsait hem de bunu yapmak zorundayız. Eğer yapmazsak dünyanın birçok ülkelerinden geride kalabiliriz.
Yabancı ülkelerde yazılım şirketleri nasıl oluştu diye bakarsak geçmişlerinde hep devletler var. Devlet onlarla rekabet etmemiş, onlara destek sağlamış. ABD'de de böyle, Kore'de de Avrupa'da da… Milyar dolarlık şirketler çıkarabilmemiz için devlet desteğine ihtiyacımız var. İhracat tarafında destekler gerekiyor. Sonuçta sektör olarak sermaye birikimini elde edemedik. Bunu sağlamak için finansal destek ve araçlara erişimin kolaylaştırılması lazım. Bugün inşaat sektörü kadar kolay erişemiyoruz sermayeye. Bugün finansman için bankalarla karşılıklı oturduğumuz zaman bizden tapular isteniyor. Bunları aştığımız zaman çok ciddi mesafe alacağız.
'YILDA 40 BİN YAZILIMCIYA İHTİYAÇ VAR'
3G ihalesi çıktığında içinde birçok şeyin yerlileşmesi gibi yazılımların da yüzde 25 oranda Türk yazılımı olması zorunluluğu getirildi. O yıllarda operatörler pek çok servis geliştirdi. Bugün Türkiye'de çok önemli mobil yazılım geliştiren şirketler oluştu. Binali Yıldırım'ın ulaştırma bakanı olduğu zamanlarda ortaya çıkan bir fikirdi bu. Kamunun devletin içindeki şirketlerle rekabetten vazgeçtiğinde ortaya çıkabilecek küçük ama güzel şeyler bunlar. Devletin maaşlı memurlarıyla rekabet edemezsiniz. Dünyada hiçbir şirket de bunu yapamaz. Bu noktada kamu regülasyonlarla bizim önümüzü açar, piyasayı düzenler ve sektörden çekilir. Böylece kamu çok daha fazla değer kazanır. Bunu yapamazsak sıkıntılı zamanlar yaşanabilir.
Mühendis tarafında seviyemiz Avrupa'dan iyi. Burada seviye iyi olsa da sayımız iyi değil. Bizim her yıl en az 40 bin kişiye ihtiyacımız var. Ama tüm üniversiteleri toplasanız 12 bin mezun veriyoruz. Ama aşağı inerseniz, meslek liselerine baktığınızda çocuklarımız eski müfredatla yetiştirildiği için iyi sonuçlar alamıyoruz. Onları istihdam etmekte sıkıntı çekiyoruz. Onlar çalışmak istiyor, biz işe almak istiyoruz ama olmuyor. Eğer doğru şartlar olursa biz bir milyon kişiyi işe alabilecek seviyedeyiz. Bir inşaat işi düşünün. Bizim çok iyi mimar ve mühendislerimiz var. Ama biz kalfa ve ustabaşı bulamıyoruz. Bu yüzden de mimarlara harç kardırtmaya çalışıyoruz olmuyor tabi. Meslek liseleri ve yüksek okullarımıza sorumluluk düşüyor."