Afrin'e operasyon olasılığıyla birlikte bunun ABD, Rusya ve bölge bağlamındaki ilişkilere olabilecek etkilerini Ankara Politikalar Merkezi kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Kanbolat ile konuştuk.
‘AFRİN OPERASYONU, ABD İLE KUZEY SURİYE'DE YENİ BİR PAZARLIĞI SAĞLAYABİLİR'
Hasan Kanbolat, Afrin'e yönelik operasyonun her türlü belirtisinin mevcut olmasına rağmen böyle bir operasyonu beklemediği düşüncesini dile getirirken, Afrin operasyonunun İdlib ve Suriye'nin kuzeyi konusunda pazarlığı sağlayabileceğini söyledi:
"Afrin'e yönelik operasyonun olması üzerine gereken her türlü belirti mevcut ama ben böyle bir operasyonu beklemiyorum. Aslında son birkaç aya baktığımız zaman, Suriye konusu Türkiye'nin gündeminden yavaş yavaş çıkan bir konuydu. Ama özellikle İdlib başta olmak üzere güvenli bölgelerin oluşturulması söz konusuydu ama gördük ki Türkiye'ye verilen sözler özellikle İdlib'de tutulmadı. Güvenli bölge güvensiz bölgeye dönüştü. Patlamalar, bombalar birbiri ardına geldi. Afrin Operasyonu hem İdlib'in tekrar masaya yatırılmasını hem de ABD ile Türkiye arasında Kuzey Suriye üzerinden yeniden bir pazarlığın olmasını —operasyon öncesi- sağlayabilir diye düşünüyorum. Tabii bu bir tahmin yürütmedir, yani olmayabilir de."
Kanbolat, Türkiye'nin Suriye savaşı sürecinde bir aktör olarak kendini gösterdiğini belirterek Türkiye'nin İdlib sahasında yeni göçlerin engellemesine yönelik ve Suriyeli muhalifler için bir güvenlik arzusunda olduğunu söyledi:
"Rusya bağlamında Türkiye'nin Afrin'e operasyonu vesilesiyle El-Kaide unsurlarının yarattığı sorunu çözmesi için bir fırsata dönüştürülebilir bir halde. Sonuçta Suriye Savaşı'nın son yedi yılına baktığımız zaman sürekli kartların yeniden karıldığı ve dağıtıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bu sürecin içerisinde de artık Türkiye de bir aktör olarak, hem de askeri bir aktör olarak, kendini göstermiş durumda. Onun için her türlü pazarlığın olmasını bekleyebiliriz. Ama Türkiye'nin tezi İdlib'de radikal unsurları değil de Suriye muhalifleri için bir güvenli bölge oluşturmak arzusu yönünde ve Türkiye'ye yönelik yeni göçlerin önlenmesi için böyle bir güvenli bölgenin oluşturulmasını ileri sürüyor."
‘IRAK'TAKİNE BENZER KURULMAYA ÇALIŞILAN YAPILANMA TÜRKİYE'Yİ RAHATSIZ EDİYOR'
Afrin'in yapısına değinen Kanbolat'a göre bu bölgenin yapısının değiştirilmeye çalışılması ve Hatay'ın bazı Kürdistan haritalarında denize çıkış alanı olarak gösterilmesi Türkiye'yi rahatsız ediyor:
"Oyunculara değil, perdenin arkasında senaryoyu yazanlara bakmak lazım" diyen Kanbolat'a göre Suriye'deki kurulacak olan bir Kürt yapılanması en çok İsrail'in yararına olacak:
"ABD'nin yapmaya çalıştığını açıklarken bakmamız gereken iki unsur var. Birincisi Suriye'nin kuzeyinde Türkiye sınırından, yani Hatay'dan başlayıp, Irak'a kadar ki bölgede bir Arap olmayan ve seküler bir devlet yapılanması yaparak —ki onlar bunu iddia ediyorlar- IŞİD başta olmak üzere radikal unsurlar için bir set oluşturulacağı iddia ediyorlar. Burada ABD'lilerin ne işi ve ne çıkarı var? Artı olarak Rusların da ne işi var? Acaba çıkarı olan ABD ve Rusya değil de bunun altında İsrail'in mi güvenliği yatıyor diye düşünmemiz lazım. Çünkü baktığımı zaman gerek Irak'ta gerek Suriye'de böyle bir Kürt yapılanmasının hem İsrail ve hem Rusya'daki hem ABD'deki Yahudi lobileri tarafından arzu edildiğini görüyoruz. Onun için perdenin arkasındaki senaryoyu kimler yazıyor ona bakmamız lazım, oyunculara değil. Kanaatimce bu durumun en fazla yararına olacak devlet İsrail'dir. Ama şu anda en sessiz olan en derinden olan devlet olarak da İsrail ortaya çıkıyor."
‘WASHINGTON'DA BÜTÜNLÜK YOK'
Kanbolat, ABD'de dış politikanın Pentagon tarafından yürütüldüğünü ve kurumlar arasında uzlaşının olmadığını belirtti:
"ABD'li yetkililerin açıklamalarına baktığımızda çok rahat olduklarını görüyoruz. Bunun altında aslında Trump döneminde ABD'de Washington'da taşların yerinden oynaması da yatıyor. ABD'nin gözü ve ilgisi Kuzey Kore üzerinde, Ortadoğu'da değil. İlgisi Kuzey Kore ve Pasifik üzerinde ama ikinci sırada Ortadoğu var. Ayrıca şu anda dış politikayı Washington'da Pentagon yani askerler belirliyor. Trump yönetimi Dışişleri Bakanlığında boşalan genel müdürlüklere atama bile yapmıyor. Onun için Dışişleri Bakanlığı bugün tam inisiyatif kullanan bir yer olmaktan çıkmış durumda ve Pentagon bu bakanlığının görevlerini üstlenmiş durumda. Onun içinde askerler her ülkede olduğu gibi, ‘asker' gibi davranıyorlar ve siyasi sonuçları düşünmüyorlar. Bunun yanında Trump ve civarındaki ekip de Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon ile tam uzlaşma ve anlaşma içerisinde değil. Hatta iddialara göre Trump ve ekibi şu anda Ankara ile daha yakın ama Pentagon ve bakanlığın Ankara ile arasının iyi olmadığı iddia ediliyor. Yani Washington'da da bir birliğin, bütünlüğün olmadığı iddia ediliyor."
‘KARŞILIKLI ÇATIŞMA SONRASI MAKUL BİR İLİŞKİ AĞI KURULABİLİR'
Hasan Kanbolat son olarak Türkiye ve benzer ülkelerin geçmiş dönemde Batı ülkeleri ile arasında olan ilişki modelinden rahatsızlık duyduklarını, bu rahatsızlıktan duyulan karşılıklı çatışma sonucunda makul bir ilişki ağının oluşturulabileceği yorumunu yaptı:
"Son dönemde Türkiye'nin Batı ile ilişkileri yani hem Avrupa hem ABD ile ilişkileri gerginlik içerisinde ama artık bu gerginliğin altında yatan, önceki on yıllardaki ilişki modelinin terk edilmesi gerektiğini de gösteriyor. Yani dünyada Türkiye de içerisinde olmak üzere bu modelin terk edilmesi gerektiğini gösteren ülkeler olarak Brezilya'yı, Çin'i de almak lazım. Artık 1960'lı yıllardaki ülkeler değil. Daha kendisine güvenen, orta sınıfı gelişmiş, zenginleşmiş ülkeler haline geldi. Bu ülkelerdeki orta sınıflar kendilerine az gelişmiş ülkeler gibi davranılmasından hoşnut değiller ve eşitler arasında bir ilişki arzu ediyorlar. Bunu Avrupa'nın ve ABD'nin de görmesi lazım. Onun için de karşılıklı çatışmanın sonrasında ben daha makul bir ilişki ağının kurulabileceğini de düşünüyorum."